Kriz müptelası olduk

Faiz indirimlerinin yeniden başlamasıyla herkes, “Ekonomi iyileşiyor, yatırımlar canlanacak” demek için can atıyor. Ancak gerçek hiç de öyle değil...

Ekonomi, koroner yoğun bakım ünitesinde ventilatöre bağlı yatıyordu... Entübe edilmişti... İstikrarsız kalp atışları giderek yavaşlıyordu. Doktorlar, defibrilatörü eline aldı ve elektroşokla kalbi yeniden çalıştırdı. Hastayı kaybetmedik, ölümden döndü. Ama iyileşmeyecek. Doktorlar, onun artık normale dönmesini beklemiyor. Her zaman desteğe ihtiyaç duyacak, ilaçlara bağımlı kalacak.

Ekonomi komaya girmişti. Evet, ölümden döndü. Ama yeniden ayağa kalkması ve eski günlere dönmesi mümkün görünmüyor. O artık kriz müptelası oldu.

Ekonominin faiz indirimleriyle tedavi edilebileceği günler çok geride kaldı. Yeni modelimiz, yüzdürülebilir ekonomi oldu. Su üstünde kalmaya, batmamaya çabalıyor. Bu durum artık bizim yeni normalimiz... Öncelikle bu gerçeği kabul etmek zorundayız.

Merkez Bankası, bu yıl ve gelecek yılın ilk altı ayında arka arkaya faiz indirimlerine gidecek. İlk adımını attı, politika faizini yüzde 43’e indirdi. Zaten piyasalar aylardır bunu bekliyordu. Ancak, ekonominin belini büken şey yüksek faizler değildi. Faiz indirimleriyle ne sanayi canlanacak ne de esnafın yüzü gülecek.

ÇOKLU ORGAN YETMEZLİĞİ

Sadece ekonomi değil, iktidar çoklu organ yetmezliği yaşayan bir hasta gibi, sadece refleks veriyor. Birbiriyle bağlantılı birçok organ artık miadını doldurdu. Her şeyden önce, uzun süredir bu ülkenin sırtına yüklenen bu modeli finanse edemez hale geldik.

Salınan o büyük vergiler, bütçe açığını kontrol altına almaya yetmediği gibi, kamu finansmanı artık kendi başına önemli bir soruna dönüştü. Garantili proje ödemeleri, buzdağının sadece görünen yüzü... Artık her köşe başında, sisteme entegre olmuş ve doyurulması gereken birileri var.

Güven, hukuk, adalet ve yasalar artık gündemimizde bile değil... Güven kaybının önüne geçmek, hukuka ve yasalara saygılı bir finansal modelden bahsetmek artık lüks kaçıyor. Yapısal reformlar denen, masadan hiç kalkmayan o şeyin ne olduğunu artık kimse hatırlamıyor.

KRİZ KALICI HALE GELDİ

Böyle bir ortamda, Merkez Bankası’nın enflasyonu kontrol altına almak için zirveye taşıdığı faizi indirmeye başlaması, pek bir anlam taşımıyor. Üstelik yıl sonunda hâlâ yüksek faiz ve yüksek enflasyon bölgesinde yaşamaya devam edeceğiz. Faizin ve enflasyonun birkaç puan daha düşük olması, ne vatandaşın geçim derdine çare olur, ne işsizlere iş umudu verir, ne de krizin sona erdiği anlamına gelir.

Açıkçası, Türkiye ekonomik krizden çıkmadı; aksine, kriz giderek kalıcı hale geliyor. Önümüzdeki dönemde Türk ekonomisini tarif ederken en sık duyacağımız niteleme “kronik kriz ve kronik yüksek enflasyon” olacak.

Üç yıl önce faizler tek haneli olmasına rağmen ekonomi ağır bir travma yaşıyordu. Sonra faizde dünya rekoru kırdık. Her ikisi de bizi krizden çıkaramadı, aksine yaşadığımız kriz giderek katmerleşti.

Kısacası, demokrasi yoksa, hukuk yoksa, adalet yoksa ekmek de yok.

SON DAKİKA HABERLERİ

Recep Genel Diğer Yazıları