Menüde Amerikan burger var

Ortalığı toz duman götürüyor, adeta göz gözü görmüyor. “Neler oluyor” diye sorduğumuzda, “Barış ve kardeşlik sofrası kuruyoruz, harika bir ziyafet olacak! Tatlı olarakta şambali var” diyorlar. Şaşılacak şey! bu kez hepimiz sofraya davetliyiz. Oysa, genellikle onlar sofraya oturur, aksırıncaya, tıksırıncaya kadar yer, içer; bize de sadece sofrayı toplamak düşerdi. Böylesine cömert bir davet haliyle hepimizi kuşkulandırıyor. “Yine bir şeyler dönüyor dur bakalım, kokusu yakında çıkar” diyoruz.

Herkesi sofraya davet ediyorlar ama, ortada ne mutfak var ne de sofra kuran. Şaşkınlıkla izliyoruz. Şambali yiyeceğimizi söylediler, ama menüde başka neler olacak, kimse bilmiyor. Kuşkulandığımızı fark edenler, “Dert etmeyin, her şey çok güzel olacak” demekle yetiniyor.

Bizim sofralarımız onlarca kültürün, binlerce yıllık mirası üzerine kuruludur. Kayseri mantısını, Konya’nın etli pidesini, Kürt böreğini, Fellah turşusunu, Boşnak böreğini, Çerkes tavuğunu çok iyi biliriz. Hamsili pilavı, Gürcü haçapuriyi severiz. Ziyafet, davet deyince doğal olarak sofrada bizim lezzetlerimizin olmasını bekliyoruz.

FAST FOOD SAĞLIKSIZDIR

Her yerde davullar, zurnalar çalıyor, yeri göğü inletiyorlar. Barış ve kardeşlik sofrası değil de sanki bir panayır kuruyorlar. Her hokkabaz başka bir gösteri yapıyor, çığırtkanlar farklı farklı şeyler söylüyor, kimin ne dediğini ne yaptığını anlamak da mümkün değil.

Lübnanlı tüccar ABD’li Tom Barrack’ın pazarda hevesle gezinmesine, vaatler, planlar, projeler sıralamasına bakılırsa, şef aşçımız o olacak. Barrack’ın menüsünü de biliyoruz. O ne bin yılık kültürümüzü ne de sofra adabımızı bilir. Sadece bayat hamburger satar. Üstelik hamburgerleri her zaman hazımsızlık yapmıştır.

O zaman peşinen söyleyeyim; bizi bu ziyafette lezzetsiz, soğuk, bayat bir Amerikan burger bekliyor. Üstelik burgerler ümmet soslu olacak. Zaten malum kişilerin, menüden ya da yemeklerden bahsetmeden “Ziyafet çekeceğiz, barış sofrası kuracağız” diye konuşmasına bakılırsa, bu sofradan başka bir şey beklemek de pek gerçekçi olmayacak. Biliyorsunuz fast food, geleneksel mutfağın bağrına saplanan bir hançerdir. Lezzetsizdir, sağlıksızdır.

İtiraz edip “Bu muydu ziyafet” dediğimizde, “Beğenmediniz mi? Bütün dünya bunu yiyor” diyecekler.

Üstelik, Mister Barrack, tatlı olarak bize şekere çikolata sosuna bandırılmış bayat donut ikram eder. Bu onun tarzıdır, herkes bilir… “Hani şambali yiyecektik” dediğimizde ise, “Kalmadı, hepsi Washington’a gitti. Donut çok popüler, seveceksiniz” diye cevap verecektir.

Bizden sorgusuz sualsiz kabullenmemizi, ne olup bittiğini bilmediğimiz bu büyük oyunu ayakta alkışlamamızı bekliyorlar. Bir yanda Suriye özel temsilcisi Barrack, bir şeyler söylüyor, diğer yandan adım adım ilerleyen bir süreç var. Ama nereye gittiğimizi kimse söylemiyor. Sık sık “ümmet” diyorlar, “Arap” diyorlar. Biz de “hayırdır” diyoruz.

Barışa, kardeşliğe kucak açmayacak kimse yoktur. Ama önce birilerinin çıkıp olan biteni açıkça anlatması gerekmez mi?

Bugüne kadar ne zaman iktidara güvenip arkasında toplansak, büyük bir hüsran yaşamadık mı? Şimdi yine “Bize güvenin, her şey çok güzel olacak”diyorlar.

Bunca tecrübeden sonra kim inanır?

SON DAKİKA HABERLERİ

Recep Genel Diğer Yazıları