Tatile çıktım yerinde gördüm
Madem Turizm Bakanı 1.5 trilyon liralık yatına atlayıp “Rakiplerimiz neler yapıyor?” diye kıyı kıyı Ege sahillerini dolaşıyor, “Tam vaktidir” dedim. Akdeniz sahillerini yerinde görmek için iki haftalık izne çıktım.
Mayomu, terliğimi, şortumu alıp havalimanının yolunu tuttum. O tıka basa dolu görüntülerine alıştığımız Antalya Havalimanı’nda sessizlik hakim… Adeta küçük Anadolu kentlerinin havalimanlarını anımsatıyor.
Faturayı 6 taksite bölüp her şey dahil bir otele yerleştim. Malum, tatil harcamalarını kontrol altına almak için artık başka çare yok. Yoksa kafe, restoran ve plaj fiyatlarını yönetmek imkansız hale gelirdi.
Oteldeki manzara da havalimanından çok farklı değil. Evet, sahillerde turist var, ancak geçmiş yıllarla kıyaslanabilecek gibi değil. Üstelik turist profili de olağanüstü bir değişim geçirmiş. Avrupalı turistlerin yerini Kırgızlar, Kazaklar, Tatarlar, Özbekler almış. Görünen o ki; Ruslar ve Ukraynalılar da Antalya’ya yavaş yavaş veda ediyor.
SULTANAHMET’E DE UĞRADIM
Turizm sektörünün, nitelikli 100 bin çalışanı Ortadoğu’daki rakip ülkelere kaptırdığını biliyordum. Bunun ne anlama geldiğini otele ayak bastığımda anladım. Artık resepsiyonda bile Türkçe bilen personel bulmak kolay değil. Üstelik İngilizce de bilmiyorlar. Bütün otel, Endonezya’dan, Tayland’dan, Kırgızistan’dan gelen personele emanet edilmiş. Türk personel ise meslek okullarından gelen öğrencilerden ibaret.
Haliyle, efsane hizmetleriyle öne çıkan Türk turizminden geriye eser kalmamış. Neredeyse kat görevlisinden odayı temizlemesini istemek ya da plajda bir şeyler sipariş etmek için işaret diliyle anlaşman gerekiyor.
İstanbul’a döndüğümde turizmin kalbi Sultanahmet’e de uğradım. Manzara, Antalya’dakinin aynısıydı. Her şeyden önce; turist sayısında, geçmiş yıllarla kıyaslanamayacak ölçüde gerileme dikkat çekiyor. Araplar ve Avrupalı turistler de İstanbul’u bırakmış. Yine Tatar, Kırgız, Özbek turistler hemen göze çarpıyor. Sayıları çok olmasa da Çinli turistler de İstanbul’a gelmeye başlamış. Hemen hepsi pahalılıktan ve hizmet kalitesinden şikayetçi.
Bakan Bey, Yunanistan kıyılarında rakipleri gözlemlerken hangi notları aldı, bilemiyorum. Ben küçük bütçemle yaptığım incelemelerde turizmin çok sıkıntılı günler geçirdiğini gördüm.
MISIR’A, DUBAİ’YE GİDİYORLAR
Komşularım zaten “daha ucuz” diye bu yıl direksiyonu Mısır’a, Dubai’ye kırdı. Onlar, “Harika bir tatil geçirdik” diye geri dönmeye başladı. Uçak bileti dahil fiyatların Antalya’daki otellerden çok daha ucuz olduğunun altını özellikle çiziyor. Zaten Mısır, turizmde Türkiye’nin pastasına göz dikmiş olmalı ki fiyatları oldukça rekabetçi belirliyor. Göründüğü kadarıyla da bu oldukça etkili oluyor. Bir yandan, Rus ve Ukraynalı turistleri çekmeye çalışırken, bir yandan da Türk turistlere kapıları ardına kadar açıyor. Mısır, bu yıl 350 bin Türk’ü ağırlamanın hesaplarını yapıyor.Gerçi Bakan Bey, “Turizmde işler yolunda, yıl sonunda 65 milyon turist hedefine ulaşacağız,” diyor. Ama gördüklerimiz pek de Bakan Beyi doğrulamıyor. Bildiğiniz üzere, artık bu ülkede doğruluğundan kuşku duymadığımız tek şey hava durumu kaldı.