BAŞIMDAN GEÇEN ŞEYLER

Hafta içinde telefonum çaldı.

Baktım arayan olarak “Turkcell TİM” yazıyordu.

Bir kadın nazik bir üslupla kullanmakta olduğum Turkcell’in kablosuz internet hattı ile ilgili kampanya süremin 2026 mart ayında dolacağını ancak erken yapılacak bir işlemle faturamın düşebileceğini söyledi.

Sonra anlattı.

Şu an kablosuz internet için 1650 liraya varan bir faturam varmış, eski kampanyada 150 GB kotam varmış bu kotayı 200’e çıkaracaklarmış ve fatura da bin lira olacakmış.

Ben de tam anlamak için sordum “Yani 1650 lira ödüyorum, limitin artacak ama faturan bin liraya düşecek öyle mi?”

Karşımdaki “aynen öyle” dedi.

Bunu kabul etmemek olur mu?

Elektronik ortamda “onaylıyorum” sözün söyledim, karşımda kişi “hayırlı olsun” dedi tam telefonu kapatacağımız sırada birden aklıma geldi ve tekrar sordum;

“Ben her gün YouTube yayını yapıyorum, 150 GB bana yetiyor muydu, bu kotayı aşıyor muydum?”

Karşımdaki “Evet sizin aylık kullanımız 240-270 GB arasında yani kotayı aşıyorsunuz” dedi.

İşte o an nasıl bir modern kazıklanma yöntemi ile karşılaştığımı anladım.

Pek çok gibi benim de bütün faturalarım otomatik ödemede, bu nedenle açıkçası her ay hangi faturaya ne kadar ödediğimi tam takip edemiyorum.

Birden hatırladım ki ben Turkcell’in bu kampanyasına 800 lira bir fiyatla girmiştim.

Ancak kotayı her ay aştığım için fatura hep iki katı gelmiş.

Şimdi Turkcell bunu göre göre bana “kotanızı artırıyoruz, fiyatı da düşürüyoruz” diyor.

Oysa ben zaten önerilen kotanın üzerindeyim ve hesapta artık fatura için bin lira ödeyeceğimi zannederken kota aşımı yüzünden bu fatura ikiye hatta üçe katlanacak.

Doğal olarak hemen “Ama bu çok ayıp, beni neden daha yüksek kotalı bir kampanya için aramadınız, bunu-talep ediyorum” dedim.

Karşımda artık bunun mümkün olmadığını çünkü kampanyayı kabul ettiğimi bundan dönüş olamayacağını belirtti.

İşe bakın yahu, devletin dev şirketi bu kadar küçük hesaplarla halkını kazıklar mı?

Anlaşmayı değiştiremeyeceğime göre galiba en doğrusu Turkcell’i tümden iptal etmek olacak.

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

“Tanrı Türk’ü korusun” ne oldu?

Başlıktaki slogan MHP’nin ilk kuruluş yıllarında çok kullanılırdı.

12 Eylül öncesinde Ülkü Ocakları ve MHP bu sloganı dağa taşa yazmıştı.

Sonra bu slogan birden ortadan kalktı.

Şimdi Ülkü Ocakları’nın bazı şubelerinde belki bir duvarda duruyordur ama nedense artık hiç kimse kullanmıyor bu sloganı.

Ne oldu da “Tanrı Türkü korusun” sözünden vazgeçildi.

Ben tahmin ediyorum da belki bir MHP’li duruma açıklık getirir.

ÇOK GÜLDÜM

Ünlülerin alemine katılmak

Bu hafta Yıldırım Tuna son günleri sarsan ünlülerin zevk alemleri ile ilgili bir fıkra göndermiş;

Arkadaşı “Ne oldu? Çok üzgün görünüyorsun?” diye sorar sormaz “Sorma” demiş adam, “Sosyeteden iş alabilmem için ünlülerin erotik partilerine katılmam gerektiği söylendi, ben de gittim işte” diye başlamış anlatmaya.

“Eee? “

“Gecenin ilerleyen saatlerinde kafalar tabii on numara, herkes otomobilinin anahtarını bir kaseye attı, ben de attım, o seksi, iri göğüslü çekici sarışın kadın gözlerime bakıp gülümseyerek benim anahtarımı seçince birden heyecandan ter bastı, vallahi nefes alış verişim sıklaştı.”

“Eee? Offf..Anlat, anlat.”

“Bir haftadır o tiplere hava atmak için arkadaşın birinden ödünç aldığım BMW’yi arıyoruz..!”

HOŞUMA GİDEN ŞEYLER

Pazarın değişmezlerinden “iğnelemelerini” çok beğendiğiniz gazeteci Erdem Beliğ Zaman 2025’in son pazarında “İçimden 2026 için bir şiir yazmak geldi. Gönül isterdi ki mutlu mesut olsun ama çıka çıka şöyle bir şey çıktı” diyerek 2026 şiiri göndermiş;

Gelen aratır gideni,

Gelme olmaz mı yeni yıl.

Düşün bir olan biteni,

Gelme olmaz mı yeni yıl.

Yaraya tuz banılıyor,

Tahmin eden yanılıyor,

Adın zamla anılıyor,

Gelme olmaz mı yeni yıl.

Senden önceki umuttu,

Gelince bizi unuttu,

İliğimizi kuruttu,

Gelme olmaz mı yeni yıl.

Fakir dua alacaksa,

Zengin hâlâ çalacaksa,

Eski aynen kalacaksa,

Gelme olmaz mı yeni yıl.

Erdemî der yıllar sayı,

Vasıfsız çıktı alayı,

Kes bizimle alakayı,

Gelme olmaz mı yeni yıl.