Yine, siyasi gündemin yoğun olduğu bir hafta geçirdik.

Beklenen İmralı görüşmesi gerçekleşti. “Olumlu” geçtiği açıklandı.

Kılıçdaroğlu’nun, CHP’nin İmralı heyetine üye vermemesini eleştirdiği video gündem oldu. Eski Genel Başkan “Belediyeler arınmalı” da dedi.

İBB iddianamesi kabul edildi.

Chp 2 yıl içinde 4. kurultayını yapıyor. 39. Olağan Kurultay dün başladı. Devam ediyor.

Gazeteci Fatih Altaylı’ya 2 yıl 4 ay hapis cezası verildi, tahliye edilmedi.

Gerekçe: kaçma şüphesi…

Tepki çığ gibiydi ama sonucu değiştirmedi.

Meclis’te “et skandalı” kavgası çıktı, milletvekilleri birbirinin üzerine yürüdü. Bakan yardımcıları, bürokratlar kendilerini ESK Genel Müdürüne adeta siper ettiler.

24 Kasım Öğretmenler Günü’nde yine öğretmenlerin alamadıkları haklarını, atamaların sembolik oluşunu konuştuk. İttifak ortağı Bahçeli mülakatı eleştirdi, ek atama istedi. Bakan Tekin, “Ek atama mümkün değil.” dedi.

Katolik ve Ortodoks kiliseleri İznik’te buluştu. Papa 14. Leo ayini yönetti, dünyanın gözü Türkiye’deydi.

Tüm bunların dışında neler yaşadık, ona bakalım.

NE KONUŞTUK?

Kadın cinayetleri durdurulmuyor!

Kadınlar öldürülüyor.

Son bir yılda 282 kadın cinayeti işlendi, 287 kadının ölümü ise kayıtlara şüpheli olarak geçti.

Birilerinin evladı, kimilerinin annesi, ablası, arkadaşı, eşi dostu katledildi.

Bu tablo, sistematik eşitsizliğin ve cezasızlığın sonucu. Üstelik polis bile Taksim’de sesini duyurmak isteyen kadınların karşısına copla dikildi, gözaltılar yaşandı. Çok yazık!

CEBİMİZİ NE YAKTI?

Bolu Gerede’de dinlenme tesisinde yemek yiyen bir kişi fişi ve yemekleri paylaştı. Taze fasulye, mercimek çorbası ve fırın makarna… Ne kadar olabilir?

Hesap: 700 TL.

Et yok, hatta içecek bile yok.

Dönüp dolaşıp aynı yere geliyoruz: kazıklanıyoruz!

NEDEN İSYAN ETTİK?

Bir içerik üreticisi hastanede paylaşım yaptı:

“Saat 13.00 ve 11.00’den beri doktorun gelmesini bekliyorum. Danışmadaki görevli bile yerinde değil, doktorun nerede olduğunu kimse bilmiyor. Tedavi olmayalım mı? Yaşlı insanlar kahve keyfini mi beklesin?” diye sordu.

Bu konuya dair devlet hastanelerinde çok şikâyet var, isyan konusu; haklılar da.

Ancak madalyonun diğer yüzünde, çok sayıda hasta bakmak zorunda olan, düşük maaş ile uzun nöbet tutan, saniyelerle hayat kurtaran doktorlar var.

Eğer durum keyfî ise isyan sonuna kadar ses getirmeli…

KİME HAK VERDİK?

Bir mağazaya iş görüşmesine giden genç bir kadın isyan etti. Söze “Artık kanıma dokunuyor.” diye başladı:

“6 gün çalışıyorsunuz, onlar ne zaman isterse koşuyorsunuz. Maaş 23.500 TL.”

Hak vermemek imkansız.

NEYE ŞAŞIRAMADIK?

Bir avukat sosyal medyada yargılama giderlerini anlattı, isyan etti:

“Müvekkillerime rakam söylerken utanıyorum. Asgari ücret 20.000 TL civarındayken bir dava için 25.000 TL yargılama gideri nedir?” diye sordu.

Cevap, yok.

Ve biz bu rakama da şaşıramadık.

NEYE GÜLDÜK?

İspanya’da bir Türk, markete girdi. 50 cent atılarak kilidinden sökülen market arabası için 50 kuruşkullandı.

“50 kuruş harika bir para, dünyanın her yerinde geçerli.” diye de ironi yaptı.

Gülümsememek mümkün değil.

50 cent: 20 lira 60 kuruş civarında.

50 kuruşun karşılığı ise yok biliyorsunuz.

Şunu da ekleyelim: Avrupa’da pek çok kentte atılan o paralar, market arabası yerine konulunca iade alınıyor.

Bu da güldürmeyen ve düşündüren bir gerçek.

Durum bu.

Bu hafta da savurdu resmen.

Ve ne yazık, her şeyi çok çabuk unutuyoruz. Yine gıda zehirlenmeleri yaşandı, can kaybı oldu. Zehirlenmeler, ihmaller zinciri, ölümler de normalleşti.

Ateş düştüğü yeri yakıyor; aileler perişan, adalet dolu günlerin hayaliyle hukuk mücadelesi başlattılar.

Bakalım bu kez adalet yerini bulacak mı?