Açılım çalışmalarına tavanda değil, tabanda başlamalıydık” diyen siyasilerin haklı çıktığını ortaya koyan örnekler, bu konuda farklı bir yol izlenmesi gerektiğine ilişkin önerileri gündeme getirdi. AKP’li siyasiler, “Bursaspor maçlarında yaşanan (ve onların iddiasına göre ‘provokasyon’ olan) bu tür girişimleri önlemek ve ortaya çıkarmak gerekir” diye düşünüyorlar.

Bu konuda kulislerdeki yorumlara geçmeden önce “Tabandaki birlikteliği topla ve popla güçlendirebiliriz” diyenlerin önerileri geldi aklımıza. Sanat, spor, kültürel faaliyetlerin tabandaki kırılmayı önleyeceği, her iki tarafta hızla beslenen aşırı milliyetçi yaklaşımları önleyebileceğini savunanlar var.

***

Açılım sürecinin daha başlarında, Bursaspor- Amedspor maçında yaşanan gerginlikler, ilk o zaman dikkat çekmişti. Bu taraftar kitlesinde, kaşımaya çok uygun bir alt yapının olduğunu fark edenler, o dönem konunun Ankara’ya sıkışıp kalmasına itiraz etmişlerdi.

Son olarak Somaspor- Bursaspor maçında, Leyla Zana’ya yönelik küfürlü sloganlar, AKP’li siyasiler tarafından ‘çözüm sürecine provokasyon’ olarak yorumlanıyor. Onların tezlerine göre, ‘Leyla Zana’nın isminin geçirilmesi’ sıradan bir taraftarın aklına gelecek bir durum değil.

Siyaseten ön saflarda olmayan ve her şeyin dışında duran Zana’nın akla gelmesinin öyle kendiliğinden olmadığı iddia ediliyor. Onlara göre, Kürt vatandaşlarda yaratacağı tepkiden yola çıkarak, bilinçli olarak seçilmiş.

Bursaspor yöneticileri de Bursalı siyasiler de bin 200 kişilik bir grupta maçın bitmesine üç dakika varken ve Bursaspor galipken, birden başlayan küfürleri bu açıdan değerlendiriyor.

***

Sadece yasalara aykırılık açısından değil Bursa’da var oldukları bilinen fanatik taraftarı kullanma amacı güdenlerin kim olduğunun ortaya çıkarılması isteniyor. Sonradan tartışmaya katılan ve yapılanlara tepki gösteren Vanspor ve Amedspor yöneticileriyle sorunu çözme yönünde kapalı kapılar ardında temaslar yapıldığını biliyoruz.

Sert açıklamalar geri çekilerek taraftarların ‘kullanılmamasını’ sağlamak amacıyla hem telefon diplomasisi yapıldığı hem de art arda açıklamalarla konunun yatıştırılmaya çalışıldığı biliniyor.

Günler öncesinde yaşanan bu olayı anımsatmanın sebebi, benzerlerinin yaşanmaması için ne yapıldığı. Tam da bu noktada Amedspor yöneticilerinin Leyla Zana’yı maçlarına davet etmesi, anlatılan kaygıları haklı çıkardı.

Hem Türk hem de Kürt fanatikler arasında çözüm sürecini baltalamak isteyenlerin spor zeminini ve fanatik taraftarları kullandığı fikrine varılırken, tabanda diyalog ve birlikteliği gösterecek daha fazla etkinlik yapılması öneriliyor. Diğer bir soru, her an kaşımaya uygun zemini bulmaya çalışanların kim olduğu.

Siyasiler ve ilgili bakanlıklar şimdi buna kafa yoruyor. Çözümün tabanda gerçekleşmesi gerektiği, sporla, sanatla, kültürel faaliyetlerle, halkın kol kola gireceği organizasyonlara öncelik verilmesi gerektiği anlatılıyor. Bu da aylar önce Selahattin Demirtaş’ın ülkenin doğusundaki ve batısındaki gençleri bir araya getirecek önerileri getiriyor akla.

***

Bu arada, son dönemlerde dikkatimizi çeken bir başka konu, AKP kulislerinde sorunun dış boyutuyla ilgili gelinen nokta. Zaman zaman parti içinde bile eleştirilen Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın kaygılarının ne kadar doğru olduğuna ilişkin görüşlerin artması… DEM’liler ve birkaç Kürt vekilleri dışında, Fidan ve politikalarına hak verenlerin sayısı hızla artıyor.