Bu yılın son günleri, hem Suriye’deki 10 Mart anlaşması, hem Türkiye’deki açılım sürecinin evrileceği nokta için kritik önem taşıyor. Kapalı kapılar ardında atılacak adımlarla ilgili çalışmalar yapıla dursun, ilk kez SDG’nin dönüşeceği hal, DEM hariç tüm partiler için bir numaraya yerleşti.

Siyaset, bu haftanın ardından bir süre yeni yıl molasına girecek. Görüşmeler ve toplantılar, 6 Ocak’tan sonraya ertelenecek. Siyasette, bürokraside, partilerde açılım başlığıyla yapılan yılın son görüşmeleri, analizleri ve yorumlarını buraya taşıdık;

- Hemen dünkü DEM yönetimi ile Adalet Bakanlığı görüşmesiyle başlayalım. DEM yönetimi, ‘dar bir çerçeve çizilen’ pandemi affının PKK’lıları da kapsayacak şekilde genişletilmesini istedi. Bakan ve ekibi, FETÖ’cüler nedeniyle bunu yapmama kararı aldıklarını tekrarladı. Kapsamın genişletilmesi durumunda yararlanacak FETÖ’cülerin sayısının PKK’lardan 2,5 kat daha fazla olduğuna dair sayılar verildi.

- Sonuçta top, ‘siyasi iradeye’ yani Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a atıldı. Daha önce AKP Grup Başkanı Abdullah Güler’le görüşen heyet, taleplerinin Erdoğan’a iletilmesini ve önerge ile af kapsamının genişletilmesini bekliyor.

- Diğer tarafta, partilerin açılım raporları üzerinde ilgili bürokratların çalıştığı anlatılıyor. Bu metinler üzerinden ‘olasılıklar’ başlıklı beyin fırtınası yapılıyor. Özellikle üst düzey ilgili bürokratlardan, ortaya konulan taleplerin uygulanabilirliği, ortaya çıkacak sakıncalar, yapılabilirlik üzerinden öneriler geliştirilmeleri istenmiş.

- İktidarda, konuşulan tüm yasal düzenlemelerin iki ön şartı var; PKK’nın feshinin ve tüm silah teslimlerinin devletin ilgili birimleri tarafından onaylanarak kabul edilmesi ile SDG’ye çizilecek çerçeve. Bu ikisi şart, iktidar partisinde eskisinden kıyasla daha sık dillendiriliyor. MHP yönetiminin açılım raporundan ve son açıklamalarından memnun olan AKP yönetimi, daha net tavır geliştiriyor.

- AKP’de diğer bir açılım konusu var. O da MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin ‘inanmışlığı’. Bahçeli’nin tam tersi söylemlerden bu noktaya nasıl geldiğine ilişkin olarak, “Onun inandığı devlet mekanizması ‘artık bunun zamanın geldiğini’ söylüyor olabilir. Bahçeli bir parti genel başkanından çok, kendini bu bütünün bir parçası olarak gören bir isim. Kendi inandığı noktadan, harekete geçme zamanın geldiğini görüyor olabilir…” yorumu yapan AKP’liler var.

- Son aşamada bu projesinin seçim sonuçlarına etkisi de merak ediliyor. Bu konuda iki senaryo var. Bir grup, açılımın başarısının Tayyip Erdoğan’ı yeniden iktidara taşıyacağına inanıyor. Diğer gruba göre, süreç başarılı olsa bile faturası Erdoğan’a kesilecek. MHP, her zamanki gibi en az zararla işin içinden çıkacak. CHP’nin adayı temiz bir siyaset sayfasında yoluna devam edecek.

- Kulislere göre, açılım sürecinin en sıkıntılı partisi DEM. Partinin radikal tabanı hem iktidarla yapılan işbirliğinden hem de PKK’nın temel tezlerinden vazgeçilmesinden rahatsız. Bir başka grup ise Kürt halkının öncelikli sorunları ve taleplerinin konuşulmamasına itiraz ediyor. Diğer yandan cezaevindeki PKK’lılar da parti yönetimini sıkıştırıyor. ‘Suça karışan ve karışmayan ayrımı’ bu grubun en çok itiraz ettiği konu. Ceza indirimi değil, af bekliyorlar.

- DEM yönetimi, ‘Taban-Kandil-İmralı’ üçgenine sıkışmış durumda. DEM’lilerin bu hali değerlendirilirken, “Aşırı milliyetçi Kürtlerle sorun yaşıyorlar. Bir nevi Zafer Partisi refleksi gösteren Kürtler var” yorumları yapılıyor.

Çok başlıklı açılım kulisleri böyle. Yılın son günlerinin özeti…