Yılbaşından bu yana dünya altınla yattı, altınla kalktı. Belli ki, daha uzun bir süre altın fiyatlarını konuşmaya devam edeceğiz. Rekordan rekora koşan altın fiyatlarına ilişkin söylenebilecek en doğru şey, “fiyatının ne olacağını kimse bilmiyor” olacaktır. Görünen o ki, doların akıbetinin ne olacağına ilişkin güçlü emarelere sahip oluncaya kadar altının yönünü öngöremeyeceğiz. Para piyasaları için geçerli kural, her şeyin bir fiyatı, her fiyatın da bir nedeni olduğudur. Altının ise yükselmek için çok fazla nedeni var.
Dünya piyasalarında her ürün, her yatırım aracı nihayetinde dolara döner. Piyasanın aktörleri, yatırımcılar bugüne kadar her hesabı, her yatırımı böyle fiyatlıyordu. Dünya doların etrafında dönüyor, nihayetinde her şey dönüp dolaşıp dolar oluyordu. Ama artık yatırımcılar, piyasaların büyük aktörleri doların fiyatından kuşku duymaya başladı. Yani, önümüzdeki dönemde her şey eninde sonunda dolara dönmeye devam etse de doların fiyatının ne olacağına ilişkin ciddi kaygılar yaşanıyor.
“AMERİKA’NIN DEDİĞİ OLUR”
ABD Başkanı Donald Trump’ın attığı adımlar, rezerv para doların ucuzlayacağına ilişkin kuşku yarattı. Hal böyle olunca, adından da anlaşıldığı üzere “güvenli liman” olarak görülen altın bir anda ilgi odağı oldu. Üstelik, doların zayıflamasında önemli bir etkisi olacak ABD Merkez Bankası’nın faiz indirimleri de yola çıktı. Hızı tartışmalı olsa da Fed faiz indirimlerine devam edecek. Bu tablo, altının ons fiyatını 4.033 dolara kadar taşırken, Kapalıçarşı’da gram altın 5.393 lirayı gördü. Altın fiyatları, ilk dokuz ayda yüzde 53’lük rekor bir yükselişe imza attı. Gümüş de boş durmadı, 51 doları aşarak tüm zamanların zirvesine ulaştı.
Yani, doların geleceğine ilişkin kuşkular piyasalarda sindirilmedikçe, altın ve gümüşe olan ilginin önünü almak kolay olmayacak. ABD tahvillerinin önümüzdeki dönemde neye benzeyeceğine ilişkin bilinmezlikler de kaygıları büyütüyor. Tüm bunların üzerine bölgesel savaşları, Çin’in güç arayışlarını da eklerseniz, büyük resim ortaya çıkıyor.
Belirsizlik bulutları dağılıncaya kadar altına ilginin zayıflayacağını sanmıyorum. Altına bakıp “fazla yüksek bu fiyata alınmaz” demek mümkün değil. Çünkü altının fiyatını talep belirliyor. Talebi korunma ihtiyacı yaratıyor. Her şeyden önce, yakın dönemde ABD’de hükümet yeniden açılsa bile Trump’ın doların geleceğine ilişkin kuşkuları dağıtma konusunda oldukça isteksiz bir tutum takındığını herkes görüyor.
Öte yandan, Trump’ın uyguladığı politikalar alıştığımız dünyanın kapılarını kapatırken, kurmaya çabaladığı yeni dünyanın neye benzeyeceğine ilişkin öngörüde bulunmak da kolay değil. Bugüne kadar egemenliğini koruyan “Amerika’nın dediği olur” denklemi zor bir sınavdan geçiyor. Trump’a seçim kazandıran “Make America great again (Amerika’yı yeniden harika yap)” sloganı aslında bu durumu oldukça iyi özetliyor.
BELİRSİZLİK USTASI TÜRKLER
Türk yatırımcılara gelince, uzun süredir sisli denizlerde yol alıyorlar. O yüzden onların belirsizlikler karşısında en sağduyulu refleksi gösterdiklerini peşinen söylemek mümkün. Mesela, altın fiyatları kuyumcuları zorlasa da onlar böyle krizlerin içinde pişti. Kapalıçarşı’da gördüğünüz bir kuyumcu sadece bir satıcı değildir. O, aynı zamanda piyasalarda pozisyon almayı da bilir. Bize altın satarken, piyasalarda alıcı ya da satıcı olarak pozisyon alıp riski yönetir. Yeni normalimiz belirsizlik olduğu için, Türkler para piyasalarının en iyi aktörleri oldu.