Yılbaşında bize hayal satıyorlardı. Güya, enflasyon yüzde 22’ye düşecekti. Faiz indirimleri ekonomiyi canlandıracaktı. Paramız yine itibar kazanacaktı. Yabancılar, yatırım için Türkiye’ye koşacaktı. Ne oldu peki? Kocaman bir hiç. Zaten, epeydir bu hayallerin alıcısı da yok. Dile kolay, 23 yıldır hayal satıyorlar. Artık bol keseden üfürülen hayallere karnımız tok. Uzun lafın kısası, 4.5 ayda kemer sıkma programının tüm cilası dökülüverdi. Geriye de elle tutulur hiç bir şey kalmadı.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Program başarıyla ilerliyor” demesine bakmayın siz, ne başarı ne de ilerleme kaldı.

“Hedefleri beklenen enflasyona göre ayarlıyoruz” diye asgari ücrete ocak ayında yüzde 30 zam yaptılar. İşçiler, 22.104 liraya mahkum edildi. Bize “Sizi enflasyona ezdirmedik, hadi hayırlı uğurlu olsun” dediler. Oysa, daha şimdiden yıllık enflasyon yüzde 37.8 oldu. İşçinin, memurun, emeklinin üç aylık dönemde enflasyon karşısında yaşadığı kayıp ise, yüzde 13.6’ya ulaştı. Yıl sonunda enflasyonun iyimser tahminlere göre bile, yüzde 36’yı görmesi bekleniyor.

Yılbaşında asgari ücret 22.104 lira olarak açıklandığında yaklaşık 626 dolara denk geliyordu. Aradan 4.5 ay geçti. Asgari ücret, 570 dolara geriledi. Bu kadar kısa sürede 56 dolarlık kayıp yaşandı. Üstelik, Merkez Bankası dövizin kontrollü artmasına izin veriyor. Yoldan çıkmaması için milyarlarca dolarlık müdahalelerden bile kaçınmıyor. Serbest bıraksa dolar kim bilir kaç lira olacaktı.

MAAŞLAR PUL OLDU

BİSAM’ın açıkladığı rakamlara bakılırsa, açlık sınırı nisan ayında 23.590 liraya ulaştı. Yoksulluk sınırı da 81.599 lirayı buluyor. İnsanın “Allah hepimizi yoksul yapsın” diyesi geliyor.

Patronlar “maliyetler arttı” diye sınır tanımaz zamları arka arkaya dizdi. İktidar, vergilere, harçlara, cezalara zamda sınır tanımadı. Maaşlar pula döndü. İğneden ipliğe ne varsa fiyatlar usul usul arttı. Aynı ürünü aynı fiyata iki kez üst üste almak nasip olmadı.

Sendikalar, haklı olarak asgari ücretin yeniden belirlenmesini, vergi adaletinin sağlanmasını talep ediyor. Temmuz ayı yaklaştıkça işçilerin, memurların emeklilerin sesini daha gür duymaya başlayacağız.

DAHA İYİSİNİ BULAMAZSIN

Sıra ücretlere gelince Avrupa ülkeleri arasında dipten kurtulamıyoruz. Avrupa’da asgari ücret sıralamasında sondan üçüncü olduk.

Ama söz konusu vergiler olunca, herkesi solluyoruz. OECD ülkelerinde çalışanların ödediği gelir vergisi yüzde 14.2, bizde ise bu oran yüzde 28.4’ü buluyor. Yani tam iki katı.

Üstelik, çok da çalışkanız. Avrupa ülkelerinde ortalama çalışma saati 36 saat iken, Türkiye’de haftalık ortalama çalışma süresi ise, 43.7 saati buluyor.

Daha iyisini kim bulabilir? Herkesten fazla çalış, herkesten daha azına razı ol. Üstüne, herkesten daha fazla vergi ver. Allah bütün patronlara bizim gibi çalışan nasip etsin!

Vergide, çalışma saatlerinde, maaşlarda milyonları hakkından daha azına razı etmek için her yolu deniyorlar. “Bütçe dengeleri eyvallah etmiyor” diyorlar. “Yaşanan şoklar geçici, önümüzdeki aylarda normalleşme sağlanacak” diyorlar. “Sabırlı olmamız gerekiyor” diyorlar. Ama çok çalışmak, fazla vergi ödemek, az kazanmak kaderimiz olmaya devam ediyor.

Bu işin sonu nereye varacak, hep birlikte göreceğiz.