Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, bayram kutlaması mesajında da CHP’yi ihmal etmedi.
Erdoğan, “Daha bir yıl öncesine kadar seçimlerde bol keseden vaat dağıtanlar, bugün en basit belediye hizmetlerini dahi yerine getiremiyor” dedi.
Muhalefetin popülizm bataklığına saplandığını belirten Erdoğan, “Şehirlerimizin nasıl bir uçurumun eşiğine geldiğini hep beraber ibretle takip ediyoruz” diyor. Belli ki bu sözlerin muhatabı İstanbullular değil. Yoksa, yıllarca İstanbul’a belediye başkanlığı yapmış eski bir başkan olarak çok iyi biliyor ki; Ekrem İmamoğlu 16 milyonun gönlünü fethetmeyi başardı.
Sanırım Erdoğan, “popülizm bataklığı” diye kent lokantalarını, kreşleri, öğrenci yurtlarını, öğrenci burslarını kastediyor.
İmamoğlu bu projelerle, adı bile unutturulmuş sosyal belediyeciliğe yeni bir anlam kazandırdı. Milyonların güvenini kazandı.
İstanbul’da yaşamayanlar belki bilmez ama, bir belediye başkanının ne yapıp ne yapmadığını hayatlarına dokunduğu hemşehrileri çok iyi bilir.
ENGELLERİ AŞMAYI BİLDİ
Ne yalan söyleyeyim, adını ilk duyduğumda “İmamoğlu mu? Başka kimseyi bulamamışlar mı” diye düşünmüştüm.
6 yıldır onun yönettiği şehirde nelerin olup bittiğini kendi gözlerimle takip ediyorum. Başlangıçta başkanlığı konusunda şüphelerim olmasına karşın, bugün kente kattığı tüm değerler için minnettar olduğumu söylemeliyim.
“Her şey çok güzel olacak” diye yola çıktı. Önündeki engelleri birer birer aşarak seçimi kazanmayı başardı. “İstanbul benim” diyen Tayyip Erdoğan, ilk büyük şoku işte o zaman yaşadı.
“Hiçbir şey olmadıysa da bir şeyler oldu” dediler ve seçimi iptal ettiler. Ama çok büyük bir hata yaptıklarını daha sonra anladılar. İmamoğlu, sayelerinde çok daha fazla seçmenin desteği ile yeniden seçildi ve belediye başkanı oldu.
4 yıl sonra Tayyip Erdoğan’ın karşısına bir kez daha çıktı. Erdoğan, kentin tüm meydanlarında Murat Kurum için oy istedi. Ama yine kaybetti... İmamoğlu rahat rahat rahat ipi göğüsledi. Artık İstanbul değil, bütün Türkiye onu seviyordu.
Dünyada iki şeyin gözü bağlıdır. Biri adalet, diğeri de siyasettir.
Bizde adalet göz bağını çözdü, artık kimi yargıladığına bakıp ona göre karar veriyor.
Siyaset ise hiçbir zaman gözünü açmadı. Onun gözü hep kapalıydı. “Çamur at, izi kalsın” bizim literatürümüzde siyasette ahlaki erdemin sınırlarına gösteren mihenk taşı olarak kabul gördü.
39 YILDIR İSTANBULDAYIM
Tüm bunları bir gazeteci olarak değil, bir İstanbullu olarak söylüyorum. 1984’ten bu yana bu kentte yaşıyorum. Artık, sanırım kendime “İstanbullu” diyebilirim.
39 yılda aralarında Tayyip Erdoğan’ın da olduğu birçok belediye başkanı gördüm.
Geçen bunca zamanda, Bedrettin Dalan’ı “Haliç’i gözlerim gibi mavi yapacağım” sözleri ile hatırlıyorum. Söylediğini yaptı. Lağım çukuruna dönmüş Haliç’i bugünkü haline o getirdi.
Kadir Topbaş’ı “Metrobüs’u icat eden adam” olarak hatırlıyorum. Topbaş, metrobüs seferlerini devreye alarak bir seçim kazanmayı başarmıştı.
Açıkçası belediye başkanı olduğu dönemde Erdoğan’ın bu kente kattığı pek bir şey hatırlamıyorum. Ama İstanbul’un dört bir tarafında yükselen o garabet yapıları gördükçe onun “İstanbul’a ihanet ettik” sözleri aklıma geliyor.