Fenerbahçe milliyetçiliği

Fenerbahçe’de zaman hep bir başka akar. Dakikalar değil, duygular birikir. Şampiyonluk bir ünvan değil, bir kimlik meselesidir. Ve şimdi, sarı-lacivertli kulüp bir kez daha aynaya bakıyor. Bir hafta sonra Fenerbahçe, yine sandığın önünde olacak. Sandık… Bu kulübün tarihindeki en büyük futbol sahası aslında. Çünkü bazen topun kaderi sandıkta çizilir.

Geçen yılki seçim sonrası söylemiştim: “Ali Koç için kum saati tersine dönmüştür. Şampiyon olamazsa, yolun sonu seçimdir.” Bu, büyük bir kehanet değil, çıplak bir hakikatti. Yedi senelik devri daim, o sarı-lacivert tapınağa şampiyonluğu getirmedikten sonra, üçüncü kez alınan yetki artık sonsuz bir kredi anlamına gelemezdi. Ve öyle de oldu. Çünkü bu camiada, sevgi sınırsızdır ama sabır sonsuz değildir.

Önce bir imza hareketi doğdu, ardından Sadettin Saran’ın “Bu kez dönüş yok” çıkışıyla alevlenen bir yangın… Geriye dönüp baktığınızda, ardında şampiyonluklardan çok soru işaretleri, projelerden çok kırık hayaller bırakmış bir lider var. Onun için artık kum saati değil, dev bir çığlık tersine akıyor.

♦♦♦♦♦

Ama işte hayat böyledir; birinin yangını, ötekinin bereketi olur. Galatasaray, üst üste dördüncü şampiyonluğa koşarken, 26. şampiyonlukla farkı açmanın hayalini kuruyor. Sarı-kırmızılılar için, rakibin iç kavgası bir armağan. Fenerbahçe içinse, 11 yılı aşan hasretin yükü, bıçağın kemiğe dayanmış hali.

Ali Koç’un geçen seneki kurtuluşu, Mourinho’nun karizması, Acun Ilıcalı'nın popülerliği idi. Bu kez vitrinde öyle parlayan bir yıldız yok. Vaatlerin rengi solmuş, sözlerin büyüsü kalmamış. Artık “siyaset” denen ince zehir sızıyor kulübün damarlarına.

♦♦♦♦♦

“Rakiplerin ne projesi var ki?” diyor Ali Bey. Ama mesele artık proje değil. Mesele, camianın yeni bir yüz arayışı. Konu artık sadece şampiyonluk da değil.

Kırık vaatler, geciken transferler, karar veremeyen bir yönetim, ezeli rakiplere kaybedilen üstünlükler...

Başkan hala “Bir tek futbolda şampiyon olamadık” diye özetliyor bu enkazı. Ama kayıp sadece kupa değil, kayıp aynı zamanda ruh, güven ve sabır. Çünkü yedi yılda Ali Koç, hem kendi sabrını hem camianın sabrını sonuna kadar tüketti.

Şimdi geriye, ekonomideki iyileşme masalı kalmış durumda. Ali Bey ekonomiyi işaret ediyor, "Kasayı düzelttim" diyor. Oysa Fenerbahçe kasadan ibaret değil. 118 yıllık tarih, bir soyadına sığmaz. Koç da olsa, başka biri de olsa, bu kulüp hep yolunu bulmuştur, yine bulacaktır.

♦♦♦♦♦

Bu seçimde farklı bir Ali Koç var. Önceki yılların doğaçlama, cesur, öz güvenli konuşmalarının yerini, PR şirketinin yazdığı metinler aldı. “Gücümüz Sevdamız” sloganı bile bir raporun ürünü. Ama sloganın baş harfleri “GS”… Bu gafı hangi Fenerbahçeli bağışlar?

Artık kendi kelimeleriyle konuşmayan, hata yapmaktan çekinen bir başkan var sahnede. Röportajlarda aynı cümleleri tekrar eden, adeta bir kaset gibi...

Ve bir de siyasetin gölgesi. MHP’den gelen destek açıklaması... Ali Koç “Ben istemedim” dese de, ondan habersiz böyle bir şey yapıldığına kim inanır? Siyasetin kulüp kapısına dayanması, çaresizliğin en net fotoğrafı.

♦♦♦♦♦

Bu destek, aslında iki mektup gibi okunmalı: Biri kongre üyelerine, “İktidar ortağı yanımızda” mesajı. Diğeri Sadettin Saran’a, “Bürokrasi elimizde” uyarısı.

Ama taraftarın ideolojisi, Ankara koridorlarından daha güçlüdür. Fenerbahçe’nin sosyolojisini bilen bilir.

Fenerbahçe tribünü ağırlıklı olarak milliyetçidir, evet. Ama öncelikle Fenerbahçe milliyetçisidir. MHP’den destek gelse de, bu kitle vatan söz konusu değilse siyaseti ikinci plana atar.

Fenerbahçe söz konusu olduğunda, hiçbir ideolojinin üstünde bir ideoloji tanımaz. Bu camiayı biraz tanıyan herkes bunu bilir. Siyasi destekle alınmış bir zafer, bu camiada kutlanmaz, tartışılır.

♦♦♦♦♦

Bugün Fenerbahçe seçime gidiyorsa, bu bir ‘alternatif arayışı’ değil, bir ‘yeniden doğma’ çabası. Camia, sadece şampiyonluk değil, karakter istiyor. Cesaret, kararlılık, güven, samimiyet...

Sadettin Saran’ın dinamizmi gençlerde heyecan yaratıyor. Hakan Bilal Kutlualp ise iki ismin gölgesinde kalıyor. Seçime ayrı ayrı girerlerse Ali Koç’un işine yarar. Ama eğer birleşirlerse ve bu son bir haftada büyük bir hata yapılmazsa, Fenerbahçe’de yeni bir dönemin kapısı aralanabilir.

Fenerbahçe, sandıkla bir kez daha aynaya bakacak. Bu ayna, sadece bir başkanın kaderini değil, bir camianın sabrını ve geleceğini de gösterecek. Çünkü Fenerbahçe’nin aynasında, yıllardır şampiyonluk kupasının eksikliği değil, asıl olarak kaybolan inanç görünüyor.

Ve inancı geri getirecek olan ne PR’dır, ne siyaset, ne de soyadı. O inancı getirecek olan, yeniden doğacak bir Fenerbahçe ruhu.

♦♦♦♦♦

Sonuçta mesele sadece seçim değil. Bu, 30 milyonluk bir ailenin kaderine dair bir yol ayrımı.

Fenerbahçe, kendi içinde süren bu bitmeyen kavgasını bir gün aşmazsa, rakiplerinin şampiyonluklarını izlemek kaderi olur.

Fenerbahçe’nin tarihi, başkanların değil, taraftarın tarihidir. Sandıklar gelir geçer, isimler kaybolur. Geriye yalnızca o tribünlerde yankılanan "Fenerbahçe" sesi kalır.

Fenerbahçe Ali Koç Sadettin Saran
SON DAKİKA HABERLERİ

Alican Özcan Diğer Yazıları