Ya üçüncü şampiyonluk da çalınırsa?

Fenerbahçe, Tedesco ile ikinci maçında sahaya çıktığında, sanki Trabzonspor maçından kalma donmuş bir fotoğrafı Kadıköy çimlerine tekrar asmış gibiydi.

İlk yarı, futbolun değil de durağanlığın adıydı. Alanyaspor’un savunması, rüzgar görmemiş bir duvar gibi dimdik durdu. En Nesyri ile Talisca’nın stoperlerin koynunda hareketsiz bekleyişi, Fenerbahçe’nin merkezden pas kanallarını kilitledi. Kanatlar da işlemeyince, yapılmayan bir “8 numara” transferi, tam orta yerde koca bir boşluk gibi sırıttı.

♦♦♦♦♦

İkinci yarı başladığında, Tedesco’nun eli devreye girdi. Fred sol, İsmail sağ çizgiye yaklaştı. Bekler ileri fırladı. Kanatlarda pas istasyonları çoğaldı. Fenerbahçe’nin oyunu bir anda nefes almaya başladı. Sağdan yapılan orta sonrası En Nesyri’nin topu direğe takıldı. Soldan kurulan organizasyonda penaltı geldi.

Yani doğru tedavi masaya yatırılmıştı. Talisca’nın penaltıyı harcaması, ardından bir fırsatı daha çöpe atması, Kadıköy tribünlerinin sabır terazisini kırdı. Bu stadyumda taraftar sabrı pamuk ipliğidir; rüzgar estikçe kopar.

♦♦♦♦♦

Yine de Fenerbahçe yılmadı. Kanatları işlemeye devam etti. Levent’in yaptığı ortada topu ağlara gönderen sağ bek Semedo... Ardından Archie’nin ortasında Cenk ile En Nesyri’nin ortaklığı Fenerbahçe’yi öne taşıdı. İlk yarının planı ne kadar güçsüzse, ikinci yarıda yapılan hamleler o kadar gür çıktı.

Ama dakikalar 90’ı geçtiğinde, İrfan Can Eğribayat’ın kucağına gelen top, sanki avuçlarından özgürlüğe kaçmak ister gibi kayıp gitti. Tribünler, bir anda buz kesti. Ederson transferini içine sindiremeyen İrfan Can, o an kendisine en acı hakikati ispatladı.

Fenerbahçe’nin kaderi, güvenilmeyen ellerde emanet duramaz. Tedesco'nun ikinci yarıdaki doğru dokunuşları, İrfan Can'ın ellerinde eriyip gitti.

♦♦♦♦♦

Son dakikadaki penaltı pozisyonu ise aklın ve mantığın değil, kaosun işiydi. Alanyaspor’un teri, Fenerbahçe’nin çabası, hepsi bir kalemde silindi. Maçın değil, hakemin konuşulduğu bir akşam daha yaşandı.

Ama asıl soru şuydu:

Başkanlığında yedinci yılını dolduran Sayın Ali Koç, bu kadar senede çözemediği TFF-MHK denklemindeki sancıyı şimdi nasıl çözebilecek?

“İki şampiyonluğumuz çalındı” diyen bir başkan, üçüncünün çalınmayacağına bu tribünleri nasıl inandıracak?

Varsayalım ki o iki şampiyonluk gerçekten çalındı. O halde, siz bu camianın hakkını koruyamadınız. Şimdi hangi kudretle koruyacaksınız?

♦♦♦♦♦

Fenerbahçe’nin meselesi, bir maçın kırılan hevesi değil. Fenerbahçe’nin meselesi, Türkiye futbolunun orta yerine çöreklenmiş adaletsizlik duvarı.

Tribünlerin buz kesen sessizliği, sadece İrfan Can’ın hatasına değil, yıllardır süren bir çaresizliğe verilen tepki. Pazar günü Fenerbahçe sandığa gidecek. Belki cevap orada aranacak. Belki de yine tufan kopacak.

Çünkü bu ülkede futbol, sadece sahada oynanmıyor. Bu ülkede futbol, bir halkın adalet arayışına, hayal kırıklıklarına, kırık kalplerine tercüman oluyor.

Ve Kadıköy, bir kez daha gördü ki, Fenerbahçe’nin kaybettiği sadece iki puan değil. Fenerbahçe’nin kaybettiği, güven duygusudur.

Ali Koç Fenerbahçe
SON DAKİKA HABERLERİ

Alican Özcan Diğer Yazıları