Bir Dilim Peynir 8 TL, Kahvaltılığa Zam Kapıda
En son ne zaman dışarıda kahvaltı yaptınız?
Ben geçen hafta sonu.
Şair; “… kahvaltının mutlulukla bir ilgisi olmalı…” demiş.
Yaparken evet, fakat iş hesabı ödemeye gelince tablo kararıyor.
Mutluluk yerini önce şaşkınlığa, ardından da hüzne bırakıyor.
Serpme kahvaltı kalktı malum; bir kişilik, iki kişilik ya da aile kahvaltısı adı altında hizmet veriliyor.
“Brunch”larda genellikle “fix menü”.
Fiyat, mekâna, semte, kullanılan ürünlerin-hizmetin kalitesine ve hitap edilen müşteri profiline göre değişiyor.
Dışarıda kahvaltı etmenin bedeli bu kriterlere göre kişi başı 400 ile 2.000 TL arasında değişiyor.
Ailece dört kişi gidilen bir kahvaltı keyfi 2000-6.000 TL arasında tutabiliyor.
Üzgünüm ama o klişe cümleyi yazacağım: Evde de dışarıda da kahvaltı lüks oldu.
Önce kendi deneyimimi paylaşayım, ardından da fiyatlara bir göz atalım.
Ben Zekeriyaköy tarafında bir restorana gittim.
4 kişi, 1’i çocuk.
Peynir, zeytin, reçel çeşitleri, domates, salatalık, gözleme, ekmek çeşitleri, yumurta, çay, birkaç şarküteri ürünü geldi.
Sıcaklar isteğe bağlı; ayrı ücretlendiriliyor.
Menemen, sucuklu yumurta, kuymak vs.
Bal kaymak da ayrı ücretlendiriliyor.
Çayı bir bardaktan fazla içersen hesaba ayrıca yazılıyor.
Su da ücreti mukabilinde masaya koyuluyor.
Kahveye girmiyorum bile…
Pişiyi çok severim; onun da fiyatı menüde 200 TL.
Çocuk neredeyse bir şey yemedi; ödediğim hesap 5.000 TL
İnanın kararında mı, çok mu o an bilemedim.
Aynı mekâna geçen yıl ödediğim ücreti buldum; 2.300 TL.
Zam %100’den fazla.
Sonra bir araştırma yaptım, benzer mekânlarda az miktarda ürünlerle kişi başı 600-800 TL’ye de kahvaltı yapılabiliyor.
Mekânlar gözü doyurarak cebi boşaltır olmuş.
Asgari ücretli, emekli için bunlar büyük paralar.
Ve artık mesele hesap değil, mesele kazıklanmak.
Ödeyelim de neye ödeyelim; evet enflasyon canavarı esnafı da yutuyor.
Fakat herkes yiyip içerken hesabı bir tek müşteri mi ödeyecek?
Bu vesileyle, hemen marketlerdeki ve Tarihi Mısır Çarşısı’ndaki kahvaltılık etiketlerini radarıma aldım.
“Peyniri gram gram, kibrit kutusu büyüklüğünde satıyoruz”
“Dilimle alan bile var. Ama daha çok ‘50 liralık ver’ diyorlar.” diyor esnaf; hem de ucuz alışverişin adresinde, Tarihi Mısır Çarşı’sında.
Kahvaltısını ve ürünlerini çok beğendiğim bir işletmeye girdim önce.
Çeşit çeşit peynirler, zeytinler, yumurta, börek ve şahane zeytinyağlılarından bir tabak hazırlasanız; ortalama 500-600 TL tutuyor.
Etiketleri aynen yazıyorum:
Klasik inek peyniri: 495 TL (650 gr.)
Ezine beyaz peynir: 580 TL (650 gr.)
İzmir tulum: 880 TL (1 kg)
Erzincan tulum: 840 TL (1 kg)
Taze kaşar: 620 TL (500 gr.)
Gelibolu eski kaşar: 960 TL (1 kg)
Kars Göle kaşarı: 740 TL (1 kg)
Kars gravyer peyniri: 1.180 TL (1 kg)
Cevizli tulum: 1.480 TL (1 kg)
Sade Çerkez peyniri: 945 TL (1 kg)
Van otlu peynir: 882 TL (900 gr.)
Sepet peyniri: 760 TL (300 gr.)
Mihaliç: 312 TL (400 gr.)
Tuzsuz dil peyniri: 945 TL (1 kg)
Taze lor peyniri: 340 TL (1 kg)
Tereyağı: 495 TL (500 gr.)
Günlük süt kaymak: 320 TL (250 gr.)
1 kilo kaşar peynir: 1.240 TL
Bu fiyatlara gerçekten artık yorum yapmak istemiyorum. 250 gram, 300-400 gramlık paketlere 500-600 TL etiket koyulmuş.
1 kilogram taze kaşar; hani şu okula yollarken çocuklara tostun arasına bastığımız dümdüz kaşar peyniri: 1.240 TL
El insaf! Çarşıdaki diğer esnafların tezgâhlarına da baktım; fiyat kaliteye, yağ oranına, (keçi-inek-manda) süt farkına göre 300-500 TL arasında değişiyor.
Etiketi okuyan müşteri ile esnaf karşı karşıya geliyor.
“Şoktalar, ‘Bu fiyat nasıl?’ diyorlar ki biz toptancı ve üreticiyiz, biz de ucuz. Müşteri itiraz ediyor.”
“Kahvaltılığa %12 zam yapıldı, %30 zam yolda”
Kahvaltılıklara sessiz sedasız bir ara zam yapıldı.
Esnaf büyük zammın kapıda olduğunu söylüyor.
“%10-12 civarı bir ara zam yapıldı. Ama asıl zam yılbaşında, %30 zamlanacak tüm peynir çeşitleri, zeytin, şarküteri ürünleri.”
Çarşıda Dilimli Alışveriş Devri
Çarşıda 1 dilim kaşar peyniri: 5 TL
1 kibrit kutusu kadar beyaz peynir: 8 TL
1 parça çeçil peyniri: 6 TL
Erdal Yusufoğlu, 36 yıllık esnaf ve üretici.
Bakın ne diyor:
“Farkında mısınız artık müşteriye ikram edilmiyor çünkü, pahalı. Bir dilim koyalım bakalım teraziye, al işte 6 TL.”
Besici yeteri kadar desteklenmiyor, inekler kesiliyor; süt para etmeyince üretim düşüyor, sonuç zam.
Esnafın da başka dertleri var.
“Sütün gelişi bize 22 lira ama 1 kilo sütten 1 kilo peynir yapılmıyor. 11 litreden 1 kilo kaşar, çeçil ya da beyaz peynir çıkıyor. 22 lira süt, işçi masrafı, maaş, SGK ücreti, kira, giderler… Benim SGK primim geçen yıl 3 bin liraydı, şimdi 8 binden fazla. Elektrik faturam 5 bin gelirdi, şimdi 17-18 bin oldu. Nasıl yansıtmayayım ben etikete?”
Zeytin fiyatı da uçtu.
Malum, yok sezonu açıldı; rekoltede %50 düşüş var. Zeytinde fiyat geçen ay itibarıyla güncellendi.
Artış devam ediyor.
Siyah zeytinin kilosu 530 TL.
Gemlik’te etiket 650 TL.
Bana kalırsa en lezzetlisi kuru sele; etiketi 620 TL.
Bu arada bunlar kilo fiyatı değil; 500-800 gramlık kavanoz fiyatları.
Küçük esnaf da 1 kilo zeytini, cinsine, iriliğine, lezzetine göre 300-400 TL civarında satıyor.
Bal fiyatını da yazayım:
Hakkari karakovan ve Van Erek petek balının kilosu 2.180 TL.
Kestane süzme bal da aynı fiyattan satılıyor; tam 2.180 TL.
Bu bahsi burada kapatıyorum ve kahvaltılarda gözün aradığı, midenin bayram ettiği şarküteri-et reyonuna geçiyorum.
Zira asıl yangın orada…
Pastırma: 4.030 TL, 1 kangal sucuk: 2.180 TL
Fıstıklı salam: 1.850 TL (1 kg)
Macar salam: 1.850 TL (1 kg)
London salam: 2.250 TL (1 kg)
Dil füme: 3.480 TL (1 kg)
Kuru et: 3.480 TL (1 kg)
Çeşnili et füme: 4.240 TL (1 kg)
Kavurma: 2.780 TL (1 kg)
Sırt pastırma: 3.850 TL (1 kg)
Çemensiz pastırma: 4.030 TL (1 kg)
Kangal sucuk: 2.180 TL
Et çubukları (atıştırmalık): 2.950 TL (1 kg)
Acılı parmak sucuk: 1.540 TL (1 kg)
Kokteyl sosis: 371 TL 25 kuruş (275 gr.)
Dana sosis: 391 TL 50 kuruş (6’lı paket)
Piliç jambon: 880 TL (1 kg)
Nereden nereye geldi Türkiye?
Yazarken, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın mitinglerinde milyonlara söylettiği şarkı geldi aklıma:
“Nereden nereye, nereden nereye geldi Türkiye!”
Arşiv taraması yaptım da 4 yıl önce; çarşıda 4 kişilik ailenin aylık kahvaltı masrafı 2 bin TL diye haber yapmışım.
Hayretle anlatmışım etiketleri…
Mesela inek peyniri 45 TL’den 65 TL’ye çıktı diye veryansın etmiş tüketici; tereyağı 110 TL diye “Allah yardımcımız olsun” sözleri havada uçuşmuş…
Bir kahvaltı tabağı hazırlatmışım: salam, dil, kaşar peyniri, az kavurma, zeytin… 17 TL.
“Bu nasıl olur?” diye sormuşum ekranda…
17 lira mı? Gerçekten nereden nereye?
E, Cumhurbaşkanı’nın çay-simit hesabına girsek; -her gün simit yenmez ama- ayda ortalama 600 TL.
Yanına en çok yakışan tavşan kanı ise ateş pahası. En ucuz yerde 30-40 TL.
Çay-simit hesabı da ediyor mu size 1.500 TL.
Hesap da ortada, kitap da.
Kitabın tam ortasından yazıyorum:
Artık kahvaltının mutlulukla bir ilgisi kalmadı.