Bir yanda hayat mücadelesi, diğer yanda cüzdanın savaşı
Memleketimizde önceliğimiz hayatta kalabilmek elbette.
Ormanlarımızı koruyabilmek, orman canlılarımızı yaşatabilmek, iş cinayetlerinin önüne geçmek.
Şehit haberine uyanmamak.
evlere düşen ateşin son bulması en büyük dileğimiz…
Karnımızı doyurabilmek, insanca yaşamak.
Geçinebilmek.
Önceliklerimiz bunlar…
Fakat her gün, ama her gün bir şeylere gelen zam, artan fiyatlar da gündemden düşmüyor, düşemiyor.
Birine bakalım…
Fön Çektirmek Lüks Oldu
“Kadın var olduğu sürece, güzellik sektörü ölmez” derlerdi.
Sektör ölmedi ama hayatta kalmak için direniyor.
Mücadele büyük.
Saç kesimi, boyası, fönü, bakımı, manikürü pedikürü derken müşteri, yani kadınlar hesap kitap yapmaktan kuaföre gidemiyor.
Madalyonun iki yüzüne de bakacağız.
Bakımlı olmak, 1 yıl içinde neredeyse yüzde 500 zamlandı.
Fön çektirmek lüks oldu.
Boyalar evde hazırlanmaya başlandı.
Çünkü:
- Saç kesimi: 400 – 2.500 TL
- Fön: 250 – 1.900 TL
- Topuz: 700 – 4.000 TL
- Dip boya: 600 – 2.500 TL
- Balyaj: 2.500 – 12.000 TL
- Röfle: 3.000 – 9.000 TL
- Saç boyama (dip boya hariç, ombre/balayaj hariç): Serbest tarife
- Manikür: 300 – 1.300 TL
- Pedikür: 700 – 2.100 TL
- Kalıcı oje veya jel tırnak: Serbest tarife
Kaynak: İKKMO
Tarife dokunanı yakıyor. Ama hepimiz biliyoruz ki, şehirden şehre hatta aynı kentteki ilçeden ilçeye, aynı ilçedeki dükkanın konumuna, kimlerin işlettiğine, kullanılan malzemeye, hedef müşteri kitlesine göre değişiyor fiyat.
Daha uygun rakamlara hizmet verenler olduğu gibi, çok daha fazlasına işlem yapanlar da var.
‘Gelin Başı’ Enflasyona Karşı
İğneden ipliğe her şey zam yağmuruna tutuldu.
Düğün saçı fiyatı da nasibini aldı.
Yaz demek, düğün demek.
Katlanan masraf, çiftlerin belini bükmekle kalmıyor, kırıyor.
Önemli bir gider kalemi de “gelin başı”.
Kuaförlerin bir tarifesi var. Hatta 4 ayrı tarife var: A Plus, A, B ve C.
Ancak kuaförler odası, ‘gelin başı’ için bir rakam belirlemedi.
Daha doğrusu belirlenemedi.
Çünkü hazırlık için kuaför ve makyözler uzun zaman ayırıyor, bazen konutlara, otellere gidiliyor.
Kimi zaman şehir dışına hatta yurtdışına giden ekipler de oluyor.
Özel markalara ait malzemeler tercih ediliyor.
Tam da bu nedenlerle; fiyat kuaför ve gelin arasında belirleniyor.
Saç, makyaj, manikür, pedikür…
Özel bir hizmet var.
Hizmet özel olunca, ücret de bir o kadar özel oluyor.
İstanbul’u baz alırsak fiyat 15.000 liradan başlıyor, 200.000 liraya kadar çıkıyor.
Hatta dünyaca ünlü isimlerle çalışan makyaj artistlerinin ve saç tasarımcılarının talep ettiği ücret 400.000 TL’ye kadar çıkıyor.
Dünya evine güzel girmek gerçekten pahalıya patlıyor…
Damat Tıraşına Yüzde 100 Zam
Kadınlar üzerinden durumu anlattık.
Erkekleri de es geçmeyelim.
Artık berberler de ateş pahası.
Saç-sakal kesimi, bakım, fön; hiçbiri eskisi gibi uygun fiyatlı değil.
İşin içine ‘damat’ girince, tıpkı ‘gelin başı’ gibi tarife “özel”leşiyor.
İstanbul genelinde ücret ortalama şöyle:
- Saç tıraşı: 400 – 3.000 TL
- Sakal tıraşı: 200 – 1.500 TL
- Tıraş + cilt bakımı + yıkama paketleri: 700 – 3.000 TL
- “Damat bakımı” adı altında özel gün paketleri: 1.000 – 10.000 TL
Kaynak: İKKMO
“Güzellik Devrimi”nden “Güzellik Krizi”ne
Madalyonun bir yüzünde müşteri var.
Fiyatı gören, duyan kapıdan dönüyor.
Başta da yazdım; özellikle kadınlar artık saçlarını evde kendileri boyuyor.
Araştırma yaptım, hem kozmetik ürün satan online sitelerin hem de zincir markaların saç boyası satışında son 2 yıldır artış var.
Yine araştırırken fark ettim ki, “kendi boyanı kendin yap” videolarının izlenme oranı katlanmış durumda.
Kadınlar kendi kendinin kuaförü oldu.
Özellikle 2-4 hafta arasında ‘dip boya’ geliyor. Yani saç dipten uzadıkça beyazlar görünür oluyor.
Her ay kuaföre bütçe ayıramayanlar da kendi boyasını kendi yapıyor.
Kadınlar Kendi Saçını Kendi Boyuyor
Dahası da var…
Keratin, kolajen gibi bakımlar; saçın kalitesini korur, canlandırır, dökülmeyi azaltır, parlaklık verir; yani saç sağlığı için önemlidir.
Bakım kürleri de ortalama 5.000 lirayı görünce, internet üzerinden ve kozmetik marketlerden kapsüller halinde yağlar, kremler, maskeler alınmaya başlandı.
Dedik ya, madalyonun bir yüzünde müşteri var.
Diğer yüzünde ise berberler, kuaförler yani esnaf var.
Gelinen durumun nedenini, nasılını, ücretleri ve neler yapılması gerektiğini de İstanbul Kadın Kuaförleri ve Manikürcüleri Odası Başkanı Ali Yatkın ile konuştuk.
“Kuaförler Zararda, Kepenk İndirenler Var”
Başkan Yatkın, esnafın durumunu özetledi:
“Biz 1 ayda 15 gün ya çalışırız ya çalışmayız. Haftada 1-2 gün yoğun olur. Diğer günler müşteri gelmez.”
Denklem çok basit.
Müşteri yoksa, para yok.
Para yoksa, zarar çok, zarar büyük.
“Yüzde 25 zor dayanıyor. Kira pahalı, eleman yok, gelenler yüksek ücret istiyor. Tek başına çalışmak zorunda kalanlar bile var. Dayanmaya çalışıyorlar.”
İstanbul’da odaya bağlı 7 bin üye var.
7 bin kişinin 7 bininin de derdi ortak:
Zam üstüne zam gelen malzemeler ve diğer giderler.
Yatkın, 400 ml’lik bir şampuanın fiyatının 2.000 lira olduğuna dikkat çekiyor.
Her ay tazelenen zamla fiyatın yükseldiğini ekliyor ve devam ediyor:
“Bir iş yerinde 500 tane ayrı malzeme bulundurmak zorundasın. Her biri daha dün 50 lirayken 100 lira oldu. 100 lira olan 500 lira oldu. Bir boya 600-700 lira, ayrıca içine konan malzemeler var. Kremler var, şampuan… Bir de 35 yıllık emek; sıfıra sıfır, elde var sıfır.”
“Kuaför Dükkanı Kirası Yüzde 500 Arttı”
Esnafın tek derdi, her ay etiketi değişen malzeme değil…
“Kiralar yüzde 500 arttı İstanbul genelinde. Bizim yer değiştirme imkânımız yok; müşteri kaçar, potansiyel düşer. Mülk sahibi 100 bin derse kira odur, eleman maliyeti de yüksek. Bir elemanın maliyeti bize en az 75 bin lira.”
Bir başka açmaz, eleman sıkıntısı:
“Çırak yok, gelen yok. Hafta sonu çalışmam diyor, parayı az buluyorlar, bahşiş eskisi kadar yok. Gençler için cazip değil. Eleman yetiştiremiyoruz.”
Kabaca hesapla; 2-3 elemanlı bir dükkanın maliyeti ayda en az 100 bin lira.
Haliyle, haftanın 1, şanslıysa 2 günü dolu olan yani çalışan esnaf da kendine uygun tarifeyi belirliyor. Müşterisine fiyat veriyor.
“Müşteri tarifeyi görünce zorlanıyor, biz de o parayı alırken zorlanıyoruz. Ama KDV, banka komisyonu, malzeme, eleman gideri… İnanın yüzde 10 bile kalmıyor. Hatta çalışmadığı günleri sayınca zararda kuaförler.”
“Kuaförler Borca Çalışıyor”
Merak ettim, sordum.
Özellikle sosyal medyada yüksek tarife uygulayan kuaför salonlarındaki yoğunluğu görüyoruz.
Nasıl oluyor?
Merakımın yanıtı şu:
“Çok kazanan star kuaförlerinde kiralar dolarla. Şu an bir midye satan herhangi bir mideciden daha az para kazanıyoruz. Biz borca çalışıyoruz. Midyeci bizden günlük 10 misli fazla kazanıyor.”
Herkes hesap yapıyor.
Neredeyse hiçbirimizde fiyat algısı kalmadı.
Bir hizmetin, ürünün ederi nedir, kestiremez olduk.
Müşterinin kesesini koruyabilmesi için ‘pazarlık’ silahı ve dikkat etmesi gereken belgeler var.
“Müşteri, odaya üye olmayan herhangi bir kuaföre gitmesin. Belgelere baksınlar. Tarifesi olmayan işletme 350 bin TL ceza alır. Aşırı fiyat görünce bize ve bakanlığa şikayet etsinler.”
Kısacası:
Müşteri “fiyat uçuk”, kuaför “zarardayım” diyor.
Anlaşılan o ki; kimsenin kazanmadığı bir yerde, herkes hep beraber kaybediyor.