Kadının Gücü: Geleceğin Tarımı
Anadolu’ya giderken ya da Trakya’dan geçerken; başınızı çevirdiğinizde tarlada kimi görüyorsunuz?
Eminim şu an hepinizin gözünüzün önüne yemenisini takıp çalışan kadınlar geliyor.
Tarlada izleri de emekleri de büyük.
Meralarda onlardan soruluyor; ahırlar da…
Peki, emekleri karşılık buluyor mu?
15 Ekim Dünya Kadın Çiftçiler Günü’ydü.
16 Ekim ise Dünya Gıda Günü.
Hayat damarlarımızdan biri de tarım-gıda.
BM Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ile Türkiye İş Bankası’nın iş birliği sayesinde ayakta kalan, üreten kadınlar bir araya geldi.
Ülke tarımı ve kadın çiftçi olmanın ne demek olduğu tartışıldı.
Acı tablo netleşti.
Çiftçinin Geliri 1 Yılda %20 Azaldı
Türkiye’de çiftçinin geliri son 1 yılda FAO verilerine göre %20 azaldı.
Üretenden gelen sese kulak verdiğimizde o yüzdenin en az 50-60 olduğunu süzebiliyoruz.
Hatta çok daha büyük zarar hesap eden, üretmekten vazgeçenlerin sayısı katlanıyor.
Çiftçi Toprağa Neden Küstü?
Kuraklık, iklim krizi, katlanan maliyet, savaşlar, enerji fiyatları…
Biraz daha derinleştirelim: mazot, gübre, yem, işçi yevmiyesi, çoban maaşı, elektrik, su, vergi…
Hepsi birleşti, açmaz çıkmaza döndü.
Türkiye, dünyada ilk 10 tarım ülkesi içinde.
Şimdilik.
Şimdilik diyorum çünkü; milletin efendisi toprağına küstü.
Görmüşsünüzdür, daha birkaç gün önce Diyarbakır Yenişehir Ziraat Odası Başkanı Süleyman İskenderoğlu, “Bizi bitirdiler. Çiftçi bitti. Seneye ekmeyeceğim. Destek mestek istemiyoruz.” dedi.
Ekilen pamuğun harmanda kaldığını söyledi.
Niğde’de ise patates üreticisi Şaban Akkoyun, “Bırakıyorum. Bundan sonra eken namerttir. Çalışarak battım. diye isyan etti.
Bir zamanlar “tarım ülkesi” diye övündüğümüz Türkiye, kendi çiftçisini doyuramıyor.
Peki, temel sorun ne?
Politika Yapıcılar ve Sektör Aktörleri Bir Araya Gelebilmeli
FAO Türkiye Temsilcisi Dr. Ayşegül Selışık tabloyu net özetliyor:
“Tarımda sorun hem politik hem yapısal.”
Evet, sorun sadece tarlada değil, aynı zamanda masa başında.
Sürdürülebilirlik için artık yalnızca Tarım Bakanlığı’nın çabası yetmiyor.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği, Ticaret, hatta Millî Eğitim Bakanlığı ve yerel yönetimler ortak bir tarım politikası vizyonu oluşturmak zorunda.
Çünkü tarım sadece üretim değil; sanayi, iklim, eğitim, teknoloji ve pazarlama ile iç içe bir sistem.
Selışık bu noktada şunu öneriyor:
“Politika yapıcılar ve sektör aktörleri bir araya gelebilmeli.
Belki sözleşmeli tarım modelleriyle çiftçi desteklenebilir.
Doğru bilgiyle doğru uygulama gerçekleşirse verim ve kârlılık artar.
Ceplere giren para, yani çiftçinin mutluluğu önemli.
Çünkü çiftçi mutlu olursa üretim artar.”
“Birlikten Güç Doğar”
Bu yıl Birleşmiş Milletler Kooperatif Yılı.
Birlik, örgütlenmek, kooperatifleşmek, dayanışmak; tarımda çözümün basamaklarından birkaçı.
Dr. Selışık:
“Elde mevzuat var, küçük başarı hikâyeleri var. Neden büyük başarıya dönüşmesin?
Yerelde çözüm aramalıyız. Kooperatifler daha kurumsal, sistematik ve finansmanı güçlü olmalı.”
Şimdilik ‘küçük’ olan, başarı hikayelerini kadınlar yazıyor.
İlham Veren Kadınlar: Toprağa Tutunan Eller
Fırsat verilen kadınlar neler yapabilir?
2 çocuk annesi, 38 yaşındaki Cahide İmre, Muğla Bodrumlu; dededen oğula, babadan çocuğa kalan toprağını işliyor.
Tropikal meyve yetiştiriyor, paketliyor, satıyor…
Elbette bu hiç de kolay olmuyor.
“Defalarca denedim. Bırakma noktasına da geldim… Ama vazgeçmedim.” diyor.
Onca zorluğa rağmen toprağa nasıl tutunuyorsunuz? sorusunun cevabına gelince:
“Çok zor. Başardıkça heveslendim ve biliyor musunuz; çiftlikte çalıştıktan sonra eve dönüp severek evi derleyip topluyor, yemeklerimi yapıyor, çocuklarımla ilgileniyorum.
Ürettikçe güçleniyorum.”
Kırklareli, Kayalı Köyü’nde yaşayan Çiğdem Onbeyli’nin de hikâyesi benzer.
5 inekle başlayan yolculuğu bugün 70 hayvana ulaştı.
Bu hikâyelerin ortak noktası, kadının pes etmemesi.
Kadın tarlada, bahçede, ahırda, pazarda, dijital platformda…
Her yerde üretimin kalbinde.
Ve tam da bu nedenle,
“Kadının gücü, tarımın gücü” mottosu sadece bir slogan değil, belki de bir çıkış yolu.