Komşu komşunun karidesine muhtaç
Malum, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy pazar araştırması için komşudaydı.
Kendisi nerede yemek yedi?
Nerede alışveriş yaptı?
Hangi koylara demir attı ve hangi plajlarda gözlemlerde bulundu bilmiyoruz ama ben son 1 yılda 4 kez Yunan adalarına, 2 defa da hemen sınırdan Dedeağaç bölgesine gittim.
Yaz tatilimin bir kısmını da komşuda geçirdim.
Komşu komşunun nesine muhtaç?
Hadi yazıda bir kıyaslama yapalım…
MİDİLLİ’DE OTEL FİYATI CUNDA’NIN YARI FİYATINA
Çeşme, Bodrum, Kuşadası, Dikili ve Ayvalık limanlarında neden bu denli kuyruk var? Neden akın akın komşuya koşuyoruz? Özellikle de Ayvalık’tan Midilli’ye gidebilmek için neden kapıda vize ile uğraşıyoruz?
Neden gümrüğe “Biz bir karşıya kadar gidip döneceğiz, alın bu da ödeyeceğim vergi” diyoruz?
Onu anlatayım.
Birincisi ve en önemlisi konaklama. Ayvalık ve Cunda’da muhteşem hatta muhteşem ötesi butik oteller var. Çoğu aile işletmesi. Tertemiz, özel menüler hazırlanıyor, zeytin ağaçlarının gölgesinde nefes aldığınızı hissediyorsunuz.
Ama, aması yine cebimize dokunuyor. Cunda’da 6 gece, 2 yetişkin 1 çocuk için en az 50.000 TL ödeme yapmak gerekiyor.
Kalınan yere, alıman hizmete göre ücret 100.000 TL’yi aşıyor.
Üstelik konsept belli: oda-kahvaltı.
Peki ya denizi aşıp ortalama 40 dakika sonra ulaşılan Midilli Adası’nda fiyatlar ne? Merkeze ve plajlara yakınlığa göre 6 gece 10.000 TL’den başlıyor fiyat, 40.000 TL’ye kadar çıkıyor.
Yanlış bilgi vermemek adına benzer özellikteki otelleri kıyasladım.
Ve Türkler genellikle otel değil, ev tercih ediyor.
3 ay sezonluk 200.000 - 300.000 TL bandından yazlık evler kiralanabiliyor.
Komşu öncelikle işte böyle cezbediyor.
Konaklamak ucuz.
ŞEZLONG KOMŞUDA BEDAVA BİZDE PARAYLA
Plajlarda giriş ücreti alınmamsı, harcama limitli’ girişten eser olmaması, çağırmadan garsonların gelmemesi, ısrarla ’’bir şey tüketin” baskısı olmayışı, tertemiz deniz, kum ve ücretsiz şezlonglarda tercih sıralamasında ikincilik koltuğunda.
Deniz aynı deniz, plaj aynı plaj, restoran aynı restoran peki ‘ücret’ neden farklı?
Kendimi tekrar etmek istemiyorum. Fakat, dönüp dolaşıp aynı noktaya geliyoruz. Geçenlerde Avrupa’nın en pahalı kentinde, Londra’da alışverişi yazdım.
Marketlerdeki etiketlere yakından baktık. Pound ne kadar yüksek olursa olsun özellikle et ürünlerinde oradan alışveriş yapmanın ne denli kazandırdığını kalem kalem hesaplayarak anlattım.
Oysa Londra, dünyada kiraların en yüksek olduğu kentlerin başında geliyor, yerlisi “geçim zor” diyor ama bizim hesaplarımıza göre karın doyurmak daha kolay.
Hadi bir de Ege’nin diğer yakasındaki fiyatlara bakalım. Gözümüzü önce market raflarına çevirelim.
İKİ YAKA İKİ FARKLI ETİKET
Yaz-kış ayrımı kalmadı artık.
Her sebze her an tezgahta, rafta. Meyveler de çoğunlukla öyle.
O nedenle ne gördüysek onu çektik.
Havuç: 0,69 cent. Bugünkü kurla hesap edelim. 1 kilo havuç komşuda 24,15 TL’ye geliyor. Türkiye’de benzer marketlerde etiketler 30-70 TL arasında değişiyor.
Dolmalık biberin kilosu 2 Euro bile değil. Türk lirası olarak hesap edince hemen karşı kıyıda Ayvalık’ta daha hesaplı. Ama kendi para birimleri hesabı üzerinden onlar biberi 2 birime, biz ise 45,95 TL yani yaklaşık 46 liraya alıyoruz.
Kahvaltı sofralarının, salataların olmazsa olmazı salatalık fiyatına da bakalım. Paketlenmiş haliyle 1,15 Euro’dan satılıyor. Kaliteye göre değişen fiyatlar var. Örneğin; 1 kilosu 1,23 Euro olan da var, tane ile almak isteyen de 0,37 cent ödüyor.
Bizde fiyatlar değişken; 20 TL’ye de var, 140 TL’ye de…
Paketli domatesin etiketi 1,45 Euro. 1 kilo domates ise 5,80 Euro.Siz 6 liraya 1 kilo domatesi en son ne zaman aldınız?
Ayvalık’ta zincir bir markette kilosu 45,90 TL. Salkım ve şeker domatesin ise 100-200 gramı ortalama 70 TL.
Bu da benden olsun, yine bizim kıyıda bir markette çektim fotoğrafı. Sarımsak 179,96 TL.
Yanlış anlaşılmasın, indirimli fiyat bu. Öncesi 199,95 TL’den düşmüş.
Çarşıda markette durum böyle. Geçelim diğer tercih nedenlerine.
MİDİLLİ’DE MASA DONATMAK KOLAY, PEKİ YA CUNDA’DA?
Komşunun tavernaları meşhur, akşam canlı müziğe dönen o tavernalar gündüzleri bildiğimiz lokanta, restoran… İşte birinin menüsü. Detaylıca inceleyelim.
Musakka’yı 9 liraya yediğinizi düşünün.
Düşündünüz mü? Düşünemediniz. Düşünemezsiniz.
Diyelim marketten ya da pazardan patlıcan aldınız, içine yeşil biber, domates, soğan, yağ, salça, tuz ve baharatlar derken hesap şaştı değil mi? Bir tabağı 9 lirayı aştı. Bakın evde diyorum, bir lokantada değil.
Menüde bir İmam bayıldı… Bize ait bir lezzet.
Malum, komşuda imam yok.
Ama bizim yemeğimizi en az bizim kadar lezzetli yapıyorlar, büyük porsiyonlarda hayal bile edilemeyecek fiyattan sunuyorlar. O da 9,00 Euro. Türk lirasına çevirirsen pahalı. Orada yaşıyorsan makul.
Bir yazlık tutup tatili komşudan geçiriyorsan Cunda’ya göre ucuz. Çünkü deneyimle sabit bir porsiyon 2 kişiyi doyuruyor.
Makarnalar 7 Euro. Neden? Çünkü; marketten alıp pişiriyorlar, bizim beachlerde bir makarna ortalama 700 TL.
Menüde bir tek İtalyan pilavı pahalı, 45 Euro.
500 gram ızgara tavuk, yani yarım kilo; pişirilen servis edilen ızgara tavuk 9,5 Euro. Elbette TL’ye çevirince paramızın ne denli değersizleştiğini görüyoruz ve rakam can yakıyor. Ama Euro’yu TL’ye çevirmeden bakıldığında 10 birim bile değil.
Türkler dışındaki herkese ucuz yazacaktım, baktım bize de ucuz. Bugünkü kurla 332 TL.
Buyurun, Cunda’da çektiğim bir menü: tavuk şiş 400 TL.
Porsiyonu da tahmin edersiniz…
Kuzu pirzola ise 19,50 Euro. 890 TL bir porsiyon iskender fiyatına.
Meşhur çıtır kabak kızartması 5 Euro, bir tabağı 4 kişiye yetiyor.
Cacık, yengeç salatası, patates köftesi, patlıcan salatası, tarama salatası 4,5 Euro. Yaklaşık 200 TL civarı.
Bizde yoğurtlu mezeler o fiyata. Deniz ürünü olunca 500 TL’ye kadar çıkıyor bir ufak meze tabağının fiyatı.
Menüde fark ettiniz mi karşı kıyıdan bir lezzet daha var, meşhur İzmir tulum peyniri 6,5 Euro. Yani 297 TL, neredeyse bir kalıp getiriyorlar ve neredeyse bizden aldıklarını bizden ucuza veriyorlar.
Komşuda deniz ürünleri de ucuz
Denizden babam çıksa yerim’ sözü dillere pelesenk.
Daha doğrusu öyleydi. Artık bu cümleyi kurmak da zor. Türkiye’de zengin yemeği oldu malum.
Ahtapot ızgara 11 Euro, yaklaşık 500 TL. Ayvalık ve Cunda’da da hemen hemen fiyat böyle. Ama porsiyon küçük, doyurmuyor. Ve bazı restoranlarda fiyat 700 TL’ye çıkıyor.
Kalamar 14 Euro. Bizde 550 TL yazılmış menüye.
Karides güveç 12 Euro, midye 13 Euro’dan satılıyor.
Bizim kıyıda 700 TL karidesin güveci.
BİZİM HAMSİ MİDİLLİ’DE DAHA UCUZ
Karadeniz hamsisi komşuda 8,5 Euro, yaklaşık 390 TL civarı. Bu da bizdeki fiyat 450 TL.
Denizin kuru fasulyesi, bizim balığımız orada daha ucuz.
Sardalye denizin diğer yakasından gidiyor adaya yaniAyvalık’tan. O da 8,5 Euro. Bizde de 350 TL.
300 gram barbunya 16 Euro.
Tekir 13 Euro; Çupra ve levrek 18 Euro’dan satılıyor.
Ben bir mezgit yiyelim diyen de 11 Euro ödüyor.
Alkol zaten çok ucuz, meşhur alkollü içecekleri 8 Euro.
Mezelerin, et yemeklerinin, deniz mahsullerinin ve alkolün olduğu 4 yetişkin 1 çocuğunun doyup kalktığı masanın hesabı da bu: 77,30 Euro, yani 3.515 TL. Hadi yine düşünelim, tüm bunları Ayvalık’ta bu fiyata tüketebilir miyiz?
Taze taze düştü sosyal medyaya, onu da paylaşayım. Bir arkadaş grubu benzer bir sofrayı bizim kıyılardan birinde kurdu. İşte hesap: 13.250 TL.
Sayın bakan da menüleri incelemiştir diye düşünüyoruz.
Zira rakibimiz tam da bu noktada büyük farkla önümüzde.
Midilli’de hesap ortalama böyle. Adanın farklı kesimlerinde lokantalarda, restoranlarda da 3 aşağı 5 yukarı lezzetli yiyeceklere bu şekilde ödeme yapılıyor. Adada üretim de var, büyük bir ada. Elbette ana karaya göre fiyatlar birkaç Euro daha pahalı.
Mesela bu ürünlerin hepsi Edirne’nin komşusu Dedeağaç’ta daha ucuz.
KAZIK DEĞİL, YEMEK YEMEK İSTEYEN KOMŞUYA GİDİYOR
Hesap da ortada, kitap da.
Kitabın ortasından konuşacak olursak; arada uçurum var.
Hatta dev bir obruk oluşmuş gibi. O obruk hem esnafı hem de tatilciyi yutuyor.
Zeytin kokulu Ayvalık’ımızda, eski Rum kültürü ile meşhur, Giritli ustaların lezzetli mezelerini sundukları Cunda’mızda menüdeki rakamları gören kaçıyor.
Masalar boş kalıyor.
Esnaf çaresiz, gözü yolda, masayı donatacak müşteriyi bekliyorlar.
Ama, müşteri öte yakada, suyun karşısında.
Gerçekler karşısında artık esnafın da beli bükülmekle kalmadı, kırıldı. Kira, faturalar, vergiler, personel maaşı, ham madde maliyeti, her gün, neredeyse her gün artan fiyatlar menüye yansıyor.
Eğri oturup doğru konuşalım; suiistimal eden çok.
Zaten tatilci en çok da onların yüzünden kaçıyor.
Bütçe, bizim kıyıya denkleşmiyor.
Evi, yazlığı olanlar bile Cunda’da, Ayvalık’ta masa kurmak yerine karşı kıyıya koşuyor. Herkes cebinin derdinde. Kimse artık KAZIKLANMAK istemiyor.