Nasip, Kısmet ve Hak Arayışı
10 Kasım öncesi, Diyanet’ten yine Atatürk’süz cuma hutbesi geldi!
En başta yazayım: Pazartesi günü bir millet yine Ata’sına koşacak. Atamızı saygı, sevgi ve minnetle anacağız.
Meclis kürsülerinden yükselen sesleri de konuştuk tüm hafta.
MHP Genel Başkanı Bahçeli: “Demirtaş’ın tahliyesi hayırlara vesile olacak.” açıklamasını yaptı.
CHP Genel Başkanı Özel de bu sözlerin “hayırlı” olduğunu söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan “Yargı kararına uyarız” dedi. Oysa geçmişte “AİHM bizi bağlamaz” demişti.
Beklenti Selahattin Demirtaş’ın kısa sürede tahliye olacağı yönünde.
Siyasetin gündemi yoğundu.
Özel’in Başsavcı Akın Gürlek ile ilgili iddialarını da uzun uzun konuştuk.
İBB Başkanı İmamoğlu’nun babası ve oğlunun yolsuzluk soruşturması kapsamında ifadesi alındı.
İBB soruşturmasında gazeteciler de ifade verdi.
Bu arada hakem skandalı soruşturması derinleşti. İş, bahisten şikeye döndü. Soruşturmaya, futbolcuların da dahil olması bekleniyor. “Ligler durdurulmalı” sesleri yükseliyor.
Ekonomiye de değinelim…
Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda da tansiyon yükseldi
"Mutfakta tüp boş” diyen CHP’li Akay’a Bakan Bayraktar’dan “Çünkü doğalgaz kullanıyorlar.” cevabı geldi.
“Seçim mi, geçim mi?” diye soruyoruz yıllardır.
Günün sonunda kaybedenleri geçim savaşında görüyoruz.
Merkez Bankası, yıl sonu enflasyon tahminini yükseltti, %31-33 olarak açıkladı. Önceki tahmin %25-26’ydı.
Altın, 26 ayın zirvesini gördü.
Dolar, dün sabah 42,21 lira ile rekor kırdı.
Siyasetteki kroşeler, ekonomideki salvolar derken; neyi, neleri hakkı ile konuşamadık?
Onlara bakalım…
NE KONUŞTUK?
Bir Sezar salata; yani yeşillik, kruton ekmek, cheddar peyniri, sos ve zeytinyağı içeren bir salata kaç lira olabilir?
İçinde tavuk yok, balık yok, kırmızı et yok. Adı üzerinde: özel soslu peynirli salata.
Bodrum Havalimanı’nda boş salata 680 lira.
Bu ülkenin gerçeği bu!
Tüketici, halk, vatandaş — ne derseniz deyin — tam da bunu konuşuyor işte: sofrayı.
CEBİMİZİ NE YAKTI?
Gıda enflasyonu, ateşten bir top misali tencereye düşüyor. Çarşıda pazarda elimizi neye uzatsak yanıyoruz.
Maliye Bakanı Şimşek, zirai don ve kuraklığı suçladı.
TCMB Başkanı Karahan da gıda enflasyonuna dikkat çekti.
Bir de Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz’ın hesabı var:
“Enflasyon kararlılıkla düşüyor. AK Parti iktidara geldiğinde alt gelirdeydik üst orta gelire geçtik.” dedi.
Sanırım aynı ülkede yaşamıyoruz…
NEDEN ÜZÜLDÜK?
Sosyal medyada paylaşılan bir görüntü kalbimizi deldi geçti yine.
Oğlu böbrek hastası, eşinin ayağı kırık olan 65 yaşındaki bir kadın, sokaklarda yağmur çamur demeden plastik şişe topladı.
Kazandığı 3-5 kuruş ile hayatta kalmaya çalışıyorlar.
Bu güzel insanlara reva görülenlere artık katlanmak zor, çok üzücü.
NEDEN UTANDIK?
Her hafta çarşıdan pazardan gelen bir esnaf görüntüsüyle, onların adına utanır olduk.
Bu kez İstanbul Bahçelievler’de bir engelli pazarcı, müşterinin seçtiği salatalıkları tezgâhın arkasında el çabukluğuyla değiştirirken yakalandı; tazeleri, içi geçmekte olanlarla değiştirdi.
O anlar da sosyal medyada tepki çekince ceza geldi.
Son birkaç yıldır iş buna döndü.
Her işimizi toplum baskısı ile görüyoruz.
Çünkü denetim sözde ve yetersiz kalıyor.
Tepki, ceza getirdi.
Pazarcının tezgâhı bir hafta boyunca kapatıldı ve 3.541 TL ceza kesildi.
Ve dolandırıcılık suçundan soruşturma başlatıldı!
NEYE ŞAŞIRAMADIK?
Bir kuyumcu, bozdurulan 78 gram altının 21 gramının sahte olduğunu tespit etti.
Şaşırdık mı? Hayır.
Dolandırıcılıkta, hak yemekte zirveye adayız.
NEYE ŞAŞIRDIK?
88 milyonluk Louvre Müzesi’nin güvenlik kameralarına erişim için kullanılan şifre ortaya çıktı: LOUVRE
Yani şaşırmamak elde değil, biraz da güldüm haberi okuyunca, ne yalan söyleyeyim.
Düşünsenize, Louvre Müzesi’nin güvenlik kameralarının şifresi “LOUVRE”.
1-2-3-4 de yapabilirlerdi!
Neyse, bir daha bu kadar “kırılması güç” şifre koymamayı öğrenmişlerdir…
KİME HAK VERDİK?
İngiliz halkına hak verdik.
Londra’da Parlamento Binası’nın karşısında yoğun bir güvenlik önlemi ve canlı yayın yapıldığını görünce hızla koştum ve “vergi isyanına” denk geldim.
Maliye Bakanı Reeves ve hükümeti hedef alan yazılar gördüm:
“Reeves, çalışanlar için vergi artışı olmayacak diye söz verdi. Yalan söyledi.”
ve “Eğer vergileri artırırsa onu görevden alın!”
Bildiğimiz, bilmediğimiz, anladığımız, bir türlü anlayamadığımız onca verginin altında ezilirken; sonuna kadar hak verdik.
Dünyanın her köşesinde dert ortak.
NEYE GÜLDÜK?
Los Angeles’ın kalabalığını geride bırakıp Sinop’un sakinliğini seçen Amerikalıya sormuşlar:
“Bunca yer varken neden Sinop?”
“Şu anda Amerika’dan daha fazla fırsatların olduğu bir yerde yaşıyorsunuz.” diye vermiş cevabını.
Havamız, denizimiz, yemeklerimiz ve daha birçok şey güzeldir muhtemelen.
Ama fırsat derken?
İşsizlik, eğitimde eşitsizlik, barınma problemi, enflasyon canavarının saldırıları devam ederken; eğer ayrıcalıklı zümreden değilseniz, ben sorayım size: hangi fırsat?
Bu arada Ruslar, “Bu pahalılıkta yaşanmaz” diyerek Türkiye’yi terk etmeye başladı, bunu da eklemiş olayım.
Z raporu böyle.
“Güldük” bölümüne bir kere daha baktım da, acılı bir gülümseme olmuş o da.
Her birimizin derdi ortak: hak – hukuk – adalet.
Başımızı sokacak huzurlu bir yuva, çocuklarımızın karnını doyurabilmek.
Ne diyelim; işte bunlar hep nasip, kısmet…