“Omurgalı duruş” denince de sen be Haluk Baba!
Liderlerin gündeminde “omurgalı duruş tartışması” vardı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Özel’in yurtdışında yaptığı açıklamaları eleştirdi: “Bizi şikâyet etti. Batılılar karşısında omurgalı durmayı ana muhalefete öğretemedim.” dedi.
Özel arşivi açtı:
“Putin’in kapısına gitti, canlı yayında bekletildi. ‘Bu can bu bedende durdukça o papazı sana vermem’ dedi, Trump’ın bir telefonu ile verdi.” dedi.
İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyelik sürecini de hatırlattı.
İkili arasında enflasyon polemiği de yaşandı.
Erdoğan: “Enflasyon sadece Türkiye’nin değil, tüm dünyanın sorunu.” dedi.
Özel, ayağının tozu ile geldiği Belçika ile asgari ücret ve alım gücü kıyaslaması yaptı. Evimizin içindeki enflasyon canavarını anlattı.
Günün sonunda fatura, halka kesiliyor.
Altın uçtu, maaşlar eridi.
Ve Dünyanın Gündemi…
Dünya liderleri Mısır’da Gazze Zirvesi’nde buluştu.
Rehine takası da yapıldı.
Ateşkes pamuk ipliğine bağlı.
Gazze yıkık dökük.
Şimdi, imar konuşuluyor.
Bir milletin kaderini, o topraklara bir kez olsun ayak basmamış kişiler belirliyor.
Başka neler yaşadık? Onlara da bakalım.
NE KONUŞTUK?
Yeteri kadar konuşulmayan, halının altına süpürülen isyanla başlayalım.
Ankara Esenboğa Havalimanı’nda bir çiftçi su şişesini eline aldı ve:
“Bir su 80 TL olur mu? Alamadım, elim titredi. Bu para kime gidiyor? Yazık, günah, memleket ne hale gelmiş?” diye isyan etti.
Nasıl etmesin?
Süt sudan ucuz.
Konuşalım bunları! Bir su 80 lira olur mu?
NEYE ÜZÜLDÜK?
Gazeteci ve doğa savunucusu Hakan Tosun, 10 Ekim’de İstanbul Esenyurt’ta saldırıya uğradı.
Ailesine 27 saat boyunca haber verilmedi. (Hastane kaydına kimliksiz olarak geçti, yoğun bakımda olması gerekirken servisteydi.)
Hatay’da, Çanakkale’de, Muğla’da doğayı, yaşamı, köy halkının haklarını savundu.
Kazdağları’nda, Reyhanlı’da yapılacak madenlerin nelere yol açacağını, hangi yatırımların ürünü olduğunu araştırdı, soruşturdu, anlattı.
Uyarılarda bulundu.
Neden öldüresiye dövüldü?
Saldırı organize mi?
Azmettiren var mı?
Sorular cevapsız…
NEDEN İSYAN ETTİK?
Üniversiteli Rojin Kabaiş, “kendi canına kıydı” dediler.
ATK’dan yeni bir rapor geldi.
2 farklı erkeğe ait DNA bulunduğu ortaya çıktı.
Cinsel saldırı şüphesi var.
Kim ya da kimler korundu, korunuyor?
Ve ölümünün araştırılması önerisi Meclis’te, AKP-MHP oylarıyla reddedildi.
İsyan ediyoruz!
Annesinin, babasının gözü yaşlı.
Hepimizin bu insanlara adalet borcu var.
NEDEN UTANDIK?
Yine fırsatçı sahtekarlar adına utandık.
İstanbul’da bir kişi altınlarını bozdurmak istedi.
Mahalle kuyumcusuna gitti.
Esnaf ne yazık ki; 22 ayar olan altınları “14 ayar, düşük altın bunlar” diyerek fiyat verdi.
Aynı altınlar Kapalıçarşı’da 22 ayar olduğu için ederine bozduruldu.
Kimse, ‘hak yemek’ten korkmuyor.
Sonra “esnaf kan ağlıyor” diyorlar.
Yazık!
NEYİ SORGULADIK?
Türkiye’de yaşayan Alman bir kadın Julia Graner sordu:
“Markalar Türkiye’yi 2. sınıf mı görüyor?”
İnanılmaz yerinde bir soru.
Sorgulanması gerekiyor.
Ve cevabı da biliyoruz:
Evet.
Örnek verdi Graner:
“Mesela bir margarin markası (son derece sağlıksız) yıllar önce Almanya’daki tarifini değiştirdi. Artık palm yağı yok. Türkiye’deki ürünlerinde ise var. Biz Türkiye’de neden kötü kaliteyi kabul etmek zorundayız?”
Cevabı Tarım, Sağlık ve Ticaret Bakanlarından bekliyoruz!
NEYE ŞAŞIRAMADIK?
Yunan döneri “gyros”, dünyanın en iyi dürümü seçildi. Tantuni ise 3. oldu.
Gyros’u defalarca ve Yunanistan’ın farklı noktalarında tüketmiş biri olarak yazayım, gerçekten lezzetli.
İçine caciki, bol soğan, yeşillik, baharatlar, soslar, turşu, başkaca sebzeler de koyuluyor.
Güzel mi? E, o kadar lezzetli gıda maddesi ve sos yan yana gelirse tabii ki güzel olacak.
Ama bir sade tavuk döner olamaz; maharet sadesinde lezzet yakalamak.
Hele tantuninin yanına yanaşamaz.
Yine hakkımız yendi, şaşıramadık.
NEDEN DUYGULANDIK?
Sosyal medyada paylaşılan bir görüntü kalbimizi delik deşik etti.
İstanbul Avcılar’da Pilavcı Haluk Coşar öğrencilere seslendi:
“Bana aç gelin, cebinizde paranız olsun olmasın bana gelin.” Ve devam etti:
“Siz hiç kuşlardan özür dileyip, kuşların önündeki bayat ekmeği alıp yediniz mi?”
Fazla söze, yoruma gerek yok.
Pilavcı Haluk Baba (Coşar) hayatın gerçeklerini ve ‘insan’ olmak ne demek onu bir kere daha hatırlatıp duygulandırdı.
Var olsun…
Özetle böyle.
Ağır bir haftayı geride bıraktık.
Dürüstlük ve adaletin kazanacağı, evlatların öldürülmediği bir hafta olması ümidi ile…