Türkiye’nin gündemi: Haftanın gerçekleri

30 Ağustos Zafer Bayramı, milletimizin bağımsızlık yolunda yazdığı en büyük destandır. Ulu önder Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları ve bir milletin 103 yıl önce kazandığı bu zafer, hâlâ yolumuzu aydınlatıyor. Bayramımız kutlu olsun.

Geçelim haftanın gündemine.

Yine yangınların çıktığı, ormanların küle döndüğü, orman canlılarının zarar gördüğü, bağ evlerinin boşaltıldığı bir haftaydı.

Balıkesir ve Bursa başta olmak üzere art arda büyüklüğü 5’i bulan depremlerle sarsıldık. Resmen deprem fırtınası yaşandı.

Bir yandan susuzlukla sınanmaya devam ediyoruz; geçen hafta özellikle ekonomi ve siyasetin gündemi içinde kaybolmasın diye dikkat çekmeye çalıştım; dereler, göller kuruyor.

Ülkemiz resmen çölleşiyor.

Peki tepki yeterli mi?

Alınan önlemler ne?

Tartışmak zorundayız, acil önlem almamız şart.

Ama; tırnak işareti içinde yazıyorum “daha önemli gündemlerimiz var.”

Oysa; su yoksa hayat yok.

Temiz hava yoksa nefes yok.

Siyasetin gündemi hep ağır.

Yazı yaz gibi yaşayamadık.

TÜİK’e göre, dar tanımlı işsiz sayısı temmuzda azaldı.

Dolar yükselişte, altın kendi rekorunu tazeliyor.

Ekonomi deyince; parametreler değil, etiketler konuşur.

Bu hafta ev ekonomileri daha da sarsıldı.

Malum; okullar açılıyor, alışveriş telaşı kredi kartı ekstrelerine yansıdı.

Taksitler katlandı.

Peki tüm bunların dışında ne oldu, neler yaşandı?

Kıyıda köşede kalmasın, unutulmasın, konuşulsun istediğimiz başlıklarla haftanın nabzını tutalım.

NE KONUŞTUK?

Üniversite hayali kimi için hüsran, kimi için mutluluk oldu.

Tercih sonuçları açıklandı.

Tartışmaların gölgesinde konuşulanları özetleyeyim.

Prof. Dr. Behçet Yalın Özkara, yapay zekâ desteğiyle öğrendiği “sallama taktiği” sayesinde bir vakıf üniversitesinin İngilizce bölümüne yerleşti.

Kendisi sistemin ne denli “sallamaya müsait” olduğunu göstermek istedi ve kanıtladı.

Sallama taktiği ile kimler kimlerle beraber?

Bu sallama taktiği ile kimler nerelerde?

Sorular uçuşuyor…

Yine bir başka kişi, daha önce kazandığı bölümü soruların cevabına bile bakmadan rastgele işaretleyerek aynı bölüme daha yüksek puanla girilebileceğini gösterdi.

Şaşkınlıkla takip ettik.

Muş’ta babası tarafından YKS çıkışında koşarak çiçekle karşılanan Çimen Gülen, hayal ettiği üniversiteyi kazandı. Çeviribilimi eğitimi alacak.

Trabzonlu Fatma Cora, kız çocuğu olduğu için okutulmadı.

16 yaşında evlendirildi.

Hastalanan eşine baktı, 2 evladını okutup meslek sahibi yaptı.

51 yaşında, Trabzon Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı bölümünü kazandı.

Bir kadın isterse her şeyi başarır.

Her zorluğa da göğüs gerer.

Fatma teyze bize okullarda öğrenilemeyecek ne büyük bir ders verdi.

Bu hafta dost meclislerinde uzun uzun konuştuğumuz konulardan biri oldu.

Ve gündeme damgasını vuran bir diğer konu; fitili kadın oyuncular ateşledi.

Susturulmalarının bedelini ödettiler!

Uğradıkları ısrarlı tacizleri bir bir anlattılar.

Herkesten takdir gören; erkek oyuncuların sözlü ve fiziki tacizlerini ortaya döktüler.

Kadınlara destek yine kadınlardan geldi.

İfşa hareketi büyüdü.

Ünlü-ünsüz tüm kadınlar başlarına gelenleri anlattı.

Slogan : #SusmaBitsin

“Bugüne kadar tacize uğramamış hiçbir kadınla tanışmadım.”

O kadar doğru ki…

Ne yazık ki o kadar gerçek ki…

Bu cümleyi okuduğumdan beri kelimeleri toparlamakta zorlanıyorum.

Gerçekliği can acıtıcı, çok can yakıcı.

Kadınlar her gün, en iyi ihtimalle sözlü tacize uğruyor.

Her yerde; evde, iş yerinde, toplu taşıma aracında, serviste, sokakta, yürürken, yemek yerken, otururken, çalışırken; her an, her koşulda.

Sözlü, psikolojik, dijital, fiziksel çeşit çeşit taciz yöntemi var.

Ve bu tacizciler cezalandırılmadıkça da davranışa devam ediyor.

Kadınlar susmayacak, hastalıklı zihniyet ve sapıkça davranışlar yok olacak!

Bunun mücadelesini verirken Konya’daki göz doktorunu gördünüz.

Kot pantolonlu, üzerine tişörtünü giymiş gencecik bir kadına ne yaptı?

Göbeği biraz görünüyor diye “teşhirci” dedi.

Sağlık hakkını elinden aldı, muayene etmedi ve ağlattı.

Yasayı çiğnedi; ezdi geçti.

Kendisinin 13 yaşında çocukların evlenmesi gerektiğini söylediğini, bu hastalıklı düşünceye sahip olduğunu öğrendik.

Hiç şaşmıyor, hiç ama hiç şaşmıyor!

Hakkında inceleme başlatıldı, daha önce de başlatılmış; sonuç? Sonuç ortada.

Bizi mahveden işte bu cezasızlık.

Yazık.

CEBİMİZİ NE YAKTI?

Okul masrafı.

Geçen yıla oranla her şeyin fiyatı ortalama %50 arttı.

Forma, ayakkabı, sırt çantası, kırtasiye masrafı, servis ücreti, beslenme çantasını dolduracak gıda, okul yemeği ve çok daha fazlası…

NEDEN ÜZÜLDÜK?

Bebeği kucağında, kanserle mücadele eden bir kadına; Türk düşmanı da dendi, dolandırıcı da.

İngiltere’de yaşayan ressam Evre Başak Clarke hayatını kaybetti.

Geride küçücük oğlu ve ailesi kaldı.

Oğluna kalması amacıyla yardım kampanyası başlatan Clarke, dolandırıcılıkla suçlanmıştı, sosyal medya ikiye bölünmüştü.

Ailesi ve akrabaları durumun kritik olduğunu anlatsa da; toplanan yardım üzerinden linç kampanyası başlatanlar oldu.

Neden böyleyiz?

Önünü sonunu düşünmeden birbirimizi nasıl bu kadar kolay kırıyoruz?

Bu acı kayıpta herkes sınandı, vicdanlar sınandı.

Yine insanlık kaybetti.

NEDEN UTANDIK?

Başkaları adına utanmaya doymadığımız bir hafta oldu.

Gördüklerimin içinden cımbızladım.

Sahnede son 1 aydır olduğu gibi esnaf var.

Yine bir pazarcı, bu kez limon satıcısı; tezgâhın arkasına koyduğu su dolu sepete elindeki limonu daldırıp daldırıp suyu sıktı.

Görenler, sulu limon satıyor sandı.

Dolandırıcılık desen var.

Hak yeme desen var.

Utanma desen işte o yok.

Gören de seçti aldı, muhtemel eve gidince tersi bir görüntü ile karşılaştı.

Ne diyelim, vicdan herkese lazım…

NEYE ŞAŞIRAMADIK?

Türk içerik üreticisi bir genç, İrlanda’da bisikletle gezerken milletvekili ile karşılaştı.

Sohbet etmeye başladılar.

İrlandalı vekil; sohbet esnasında çarpıcı ve bir o kadar da düşündüren, ders çıkarılması gereken bir cümle kurdu:

“Umarım geçmişte olduğu gibi sıkıntılarınız yoktur. Siz de herkes gibi güzel bir hayatı hak ediyorsunuz. İyi şanslar.” dedi.

Sıkıntılar tavan yaptı.

Ve evet, İrlandalı vekilin dediği gibi, biz de herkes gibi güzel bir hayatı hak ediyoruz.

Ama ne yazık ki, kilometrelerce öteden bakınca görülen bu tabloya şaşıramadık.

Bu tespitler öyle yerinde ki…

Bu arada vekil günlük kıyafetleriyle, alışveriş caddesinde yürüyordu.

Öyle sıradan, öyle doğal.

Biz hariç Avrupa ülkelerinin tamamında görülmesi muhtemel bu manzaraya da şaşıramadık.

KİME HAK VERDİK?

Bir otoparkta, 2 park alanını işgal eden yani lüks otomobilini hatalı park eden gurbetçinin aracına bir not bırakıldı:

“Orada yapamadığını, burada mı yapıyorsun?” diye soruldu.

Nasıl yerinde bir soru?

Cevap da belli.

O notta bir de hakaret vardı.

Onu yazmayayım dedim.

Fakat, notu bırakana canı gönülden hak verdik.

KİMLERLE GURUR DUYDUK?

4 yıl önce bir haber kanalında çalışırken, kadın futbolcularla bir araya gelmiştim.

Her birinin farklı hikâyesi vardı.

Hepsi futbola meraklıydı, kimini ailesi destekliyor; kimi için hocaları seferber oluyordu.

Çoğu, okudu.

Öyle şutlar çektiler ki, başarı üzerine başarı kazandılar.

Çocuk gelin olmaktan kurtuldular.

Kendilerine bambaşka bir hikâye yazdılar.

Hikâyeleri kalbime öyle dokundu ki yıllardır unutamam, mücadeleleri aklıma geldikçe de onlar adına gurur duyarım.

Hafta içi başkentte 2. kez düzenlenen “Kristal Ayaklar” ödül töreninde bir araya gelen kadın futbolcular, yaşadıklarını anlattı.

“Erkek işi, kadın yapamaz” diyenlere karşı attıkları gollerden bahsetti.

Skor ortada.

Kadınlar kazandı!

Gurur duyduk!

Özellikle de Doğu ve Güneydoğu Anadolu’da destek bekleyen, parıldayan gençlerimiz var.

Kadın Futbolcular Derneği hepimizden destek bekliyor.

Elimizden gelen desteği verelim.

NEYE ÖZENDİK?

Fethiyeli koyunlara özendik.

Böyle yazınca da bir garip oldu, hemen anlatayım.

Fethiye’de 64 yıldır hayvancılık yapan bir ailenin son temsilcisi ve aynı zamanda da restoran işletmeciliği yapan Murat Karacabey, beslediği hayvanların daha verimli olması ve psikolojilerinin düzelmesi için zaman zaman tekne turuna çıkarıyor.

Yanlış duymadınız.

Harika bir hareket.

Mis gibi bir havada esintili bir tekne turu kime iyi gelmez ki?

Resmen özendik…

NEYE GÜLDÜK?

Antalya’da yaşayan bir erkek, sosyal medya ve arkadaşlık sitelerinde sahte kadın hesabı açtı.

“Yanına geleceğim, bilet parası gönder.” diyerek dolandırdığı 90 erkekten topladığı paralarla mahallesindeki sokak köpeklerini aşılatıp, kısırlaştırdı.

Gülmemek elde değil.

Yanlış olduğu kadar komik de bir dolandırıcılık hikâyesi…

Çoğunun yaşı 60-70 olan dayılarımızın hâlâ tarlayı satıp eğlenmek istiyor oluşu, ders almayışları da ayrıca güldürdü.

Zaman zaman gülsek bile; gündem ağır değil mi?

Tam iyi bir temenni yazayım derken aklıma diplomalar geldi.

Ne oldu yüzlerce sahte diploma?

Ne açıklama var, ne istifa…

SON DAKİKA HABERLERİ

Damla Turgutlu Soybaş Diğer Yazıları