Lig bitti. Şampiyon kupayı aldı.
Futbolcular, güneşin altında bronzlaşmaya gitti.
Ama Kadıköy’de yangın var.
Ve Fenerbahçeliler hala mesaide.
Hem de ağır işçilikte.
Bir kulübün aklı, kalbi, vicdanı bu kadar uzun süre neden alarmda kalır?
Cevabı basit: Çünkü Fenerbahçe 11 yıldır şampiyon olamıyor.

Tam 11 yıl...
Bir değil, iki değil, on bir yıl!
Yedi yılı Koç’a, dört yılı Yıldırım’a emanet.
Ama o kupa, hâlâ müzeye uğramıyor.
Sanki Fenerbahçe’ye şampiyonluk haram edilmiş.
Sanki bu kulüp, sonsuz bir pişmanlığın senfonisini çalmakla görevli.

KÜL TABLASINDAN KUĞU!

Şimdi, camia yine ayağa kalktı.
Ama şampiyonluk için değil.
Seçim için. Sandık için.
Yani yine koltuk için.

Ali Koç “Eylül” diyor. Mazereti hazır: "Takımı kurmak gerek, sezon kapıda."
Ama temmuzun ilk haftasında sezonu açacak olan takım, tren garında unutulmuş valiz gibi. Sahibini bekliyor.
Mourinho’nun kalıp kalmayacağı meçhul.
Futbolcular sıraya girmiş, kaçmak için pasaport kontrolünde.
Dzeko ve Tadic, vedalaşmadan gitmiş.
Sportif direktör valizi kapatmış.

Kalanlar, soruların içinde yüzüyor: Transferi kim yapacak? Kararı kim verecek? Başkan kalacak mı? Gidiyor mu?
Ali Koç’un karar alma mekanizması yedi yıldır yanlış çalışıyor.
Şimdi, bir ayda mucize yaratmasını beklemek, kül tablasından kuğu yapmasını istemek gibi bir şey.

Kadıköy'de son tango! - Resim : 1

AZİZ YILDIRIM’A BİR ŞARTIM VAR

Fenerbahçe’de artık ‘kurtarıcı’ beklentisi var.
Tıpkı 2018’de Ali Koç’un beklenmesi gibi.
O kurtarıcı bu kez Aziz Yıldırım olabilir mi?
Bir kurtarıcı mı?
Yoksa bu enkazın eski mimarı mı?

Aziz Yıldırım döner mi?
Dönmek istiyor. Ama bir şartla:
Ali Koç’un son seçimde aldığı oy sayısından bir fazla imza istiyor.
Yani gelmek istiyor ama üçüncü kez kaybetmekten çekiniyor.
Oysa biz onu, korkularına savaş açmış haliyle tanırız.
Ama belli ki o bile yorulmuş.

20 yıl başkanlık yaptı.
İlk 10 yılı, bugünden bakınca lale devriydi.
Son 10 yılıysa, bu çorak toprağın tohumu oldu.
Fenerbahçe’nin bugünkü sancılarının arka planıydı o dönem.

Yine de…
Bir şartım var Sayın Yıldırım’a:
O son seçimde bahsettiğiniz “Londra’daki baronlar” kim?
Kim bu görünmeyen eller?
Fenerbahçe’yi perde arkasından yöneten hayaletler gerçekten var mı?
Eğer aday olacaksanız, lütfen önce bu sorunun cevabını verin.
Çünkü bu kulüp artık ‘söz’ değil ‘gerçek’ istiyor.

Kulislerde konuşulanlara göre, imza sayısına ulaşıldı.
Sadece zamanlama tartışılıyor. Bayram öncesi mi, sonrası mı?
Fakat mesele zaman değil artık.
Mesele, Fenerbahçe’nin yeniden aynı iki adayla mı yola devam edeceği.
Yoksa yeni bir yol, yeni bir yüz mü çıkacak ortaya?

Kadıköy'de son tango! - Resim : 2

KOÇ’UN ÖNÜNDE İKİ BÜYÜK DUVAR

Ali Koç, eylüle kadar direnmeye kararlı.
Ama önünde iki büyük duvar var:
Fenerbahçe taraftarı ve Şampiyonlar Ligi ön elemesi.

Fenerbahçe kombineleri hala satışta değil.
Diğer kulüpler yazı şimdiden kasasına koydu.
Fenerbahçe ise hala karar toplantılarında.
Tribün dizayn edilecek söylentisi geziniyor.
Bu, tribüne notadan şarkı öğretmek gibidir.
Ama bilmezler ki; Kadıköy tribünü, kimsenin notasıyla şarkı söylemez.

Ve bir başka gerçek daha: Şampiyonlar Ligi ön elemesinde erken veda edilirse, Ali Koç’un elindeki tek seçenek seçim olur. Ama o zaman Fenerbahçe seçime mi gider, cenazeye mi, kimse bilemez.

KİM KAZANIR?

Sandık gelir mi? Gelirse kim kazanır?
Ali Koç’un eski oylarını koruması zor.
Aziz Yıldırım’ın 2024'te artan oyu, tepki oyuydu, duyguydu, öfkeydi.
Fakat bu seçim bir fırsat sunuyor: Üçüncü bir yol.

Sadettin Saran’ın adı geçiyor kulislerde.
Gençler arasında karşılığı var. Ama kongre salonları, sosyal medya gibi değildir.
Orada oy, tecrübe ile verilir; hayal ile değil.

Yine de...
Aziz Yıldırım'ın 20 yılı, Ali Koç’un 7 yılı ve camianın içindeki buharlı yorgunluk, Sadettin Saran için tarihi bir sahne olabilir.
Tabii, bu sahnede rol çalmasını bilirse.

ACUN ILICALI ALASKA’DA MI YAŞIYOR?

Son olarak Acun Ilıcalı'ya bir çift söz...

Ekol TV’de öyle bir konuştu ki, zannettim yıllardır Alaska’da yaşıyor.
“Futbolcu yuhalamak mı? İlk kez burada gördüm” dedi.
Benim çocukluğumda tesis basılıyordu Acun Bey!
Siz de o zamanlar saha kenarındaydınız. Unuttuk mu?

Bir de "İyi gün taraftarı olmayın" dedi.
Fenerbahçelilere sordum. “Hangi iyi gün” dediler.
Ve haklıydılar. Çünkü bu kulüp, 11 yıldır sadece kötü günleri yaşıyor.

Kadıköy'de son tango! - Resim : 3

RUH HALİ DEĞİŞMEK ZORUNDA

Fenerbahçe artık karar anında.
Bir başkan gidecek, biri gelecek ya da üçüncü bir yol çıkacak.

Ama bu sefer, sadece koltuk değil, bir kulübün ruh hali değişmek zorunda.
Yoksa Kadıköy’de bir gün sessizlik olur, ama bu sessizlik, şampiyonluk kutlaması değil, bir büyük hayalin tabutuna konan son çivi olur.

EFSANELER ÇARE OLUR MU?

O akşam masaya oturanlar, sadece yemek yemedi. Bir zamanlar Kadıköy’ün çimleri üzerinde terle yoğrulmuş hatıralar, bir bir tabaklara kondu. Volkan, Gökhan, Tuncay, Caner, Semih, Selçuk.

Şimdi yeni bir hamle: Efsaneleri kulübeye koymak.
Sanki eski aşkı yeniden başlatmak gibi.
Yarım kalan bir defteri, bu kez düzgün yazmaya çalışmak gibi.

Tuncay Şanlı... Gökhan Gönül... Samandıra’ya dönecekleri söyleniyor. Yardımcı antrenörlük. Ama bir soru: Yardımcı mı olacaklar, yoksa geçmişin gölgesinde kaybolan figüranlar mı?
Antrenörlük, forma giymekle öğrenilmez. Saha içindeki öfke, taktik tahtasında anlam kazanmazsa sadece dekor olur. Gökhan’ın sert bakışı, Tuncay’ın ıslak forması, bugünün gençlerine ne anlatır?

Fenerbahçe, bazen öyle bir kulüp ki; geçmişiyle övünürken geleceğini unutur. Her kötü gidişte, eski defterlere koşar. Ama o defterlerin sayfaları artık sararmış. Bazıları gözyaşı lekeli.
Bu yüzden korkuyorum.
Tuncay ve Gökhan, bu sistemin yeni kurbanları olmasın.
Yönetimin "Biz de bir şeyler yapıyoruz" vitrinine konulmasın.
Fenerbahçe’nin Tuncay ve Gökhan ruhuna ihtiyaç var, evet. Ama bu ruhu kulübeye sıkıştırarak değil, sisteme yayarak yaşatmak gerekir. Yoksa efsaneler de birer hatıraya dönüşür.

Kadıköy'de son tango! - Resim : 4