Gençlerbirliği-Fenerbahçe maçını yazmak isterdim. Ama Fenerbahçe’nin gündemi öyle ağır ki, sahada oynanan oyunun üstünü örttü.
Mourinho’dan başlamak lazım. Yanlış iliklenen düğme gibi. Geçen yıl Aziz Yıldırım’ın gölgesi, seçim baskısı olmasa, Ali Koç’un aklındaki tek isim İsmail Kartal’dı. Ama Mourinho adı ortaya atıldı, ok yaydan çıktı. Ali Koç’un bütün başkanlık serüveni, doğruyu yanlış zamanda yapmak, yanlışı doğru zamanda sürdürmekle geçti. Mourinho tercihi de aynı defterden bir sayfa. Doğru isim, yanlış zaman. Geçen sezonun sonunda Portekizli’den razı değilsen yolları ayırırsın. Ama devam kararı aldıysan, bu adamın önüne kadro koymadan, sihir yaratmasını bekleyemezsin. Elindeki kadroyu çok mu iyi değerlendirdi? Hayır. Ama bu adamın oynattığı futbolu sağır sultan biliyorken, sırf seçim kazanmak için takıma getirmek de senin kusurun. Eğer Benfica maçı öncesi sözlerinden alındıysan, o zaman başını yastığa koyduğun insanı tanıyamamışsın demektir. Bu da senin kusurun.
⸻
Şimdi diğer mesele… Başkan adayı Sadettin Saran’ın hoca tercihi: Sergio Conceiçao. Milan’da soyunma odasını savaş alanına çevirmiş biri. Bu kısmı gözardı edilebilir. İyi hocalığını tartışan çıkar, eleştiren de… Orası başka. Ama şu gerçeği görmemek büyük körlüktür: Portekizli hocalarla yıldızı hiç barışmayan bu camiaya, Mourinho’dan hemen sonra bir başka Portekizli sunmak… Bu, yangına su değil benzin taşımaktır.
Sadettin Bey susarken favoriydi. Konuştu, hocasını açıkladı, rüzgar tersine döndü. Daha önce Conte’ye sarılması, Conceiçao seçimini temize çıkarmaz. Şimdi kongre üyelerinin karşısına çıkacak. Kolay ikna beklemesin. Çünkü bu taraftar aynı şarkıyı ikinci kez dinlemek istemiyor.
⸻
Bir başka yara: Kerem Aktürkoğlu. Futbolcu muradına erdi, Fenerbahçe de. Ama süreçte yapılanlar… İnsanlık adına kara bir leke. Kerem’in evliliğini hedef aldılar. Avrupa kupalarında oynama ihtimalini baltalamak istediler. Milli bir futbolcuyu, Dünya Kupası arefesinde, aşağılık saldırıların merkezine koydular. Milli futbolcu onlarınsa altından, değilse çamurdan. Sonra da kürsülere çıkıp milliyetçilikten dem vururlar. İkiyüzlülüğün sözlük karşılığı işte budur.
Galatasaray’ın kararı elbette takdirlik. Fakat işin bir de ironisi var. PFDK sevklerini maç öncesi açıklayınca bunu kendine komplo sayan Galatasaray, Kerem kararını Rizespor maçı öncesinde açıklamaktan çekinmedi. Taraftarı bile şaşırdı. “Bak sen şu işe” dedirten cinstendi.
⸻
Ve son söz… Seferihisar’da Karpuzcu Osman’ın tezgahında. Benfica hezimetinin sabahı, Fenerbahçe formasıyla karpuzlarını dizerken selam verdim. “Ne olacak bu Fener’in hali?” diye sordum. “Beter olsunlar” dedi.
Bu cevabı hafife almayın. Çünkü o Osman, Fenerbahçe’nin sokaktaki vicdanıdır. Eğer taraftar, asırlık kulübünü böyle lanetliyorsa, yönetenler de, yönetime talip olanlar da aynaya baksın. O aynada gördükleri, Fenerbahçe’nin bugünkü halinin en saf fotoğrafıdır. Osman’ın kalbini kazanmadan, “Çocuklar Fenerli olmuyor” diye üzülmek anlamsız.
Bu sorunun çözümünü bulmadıkça, bu kulübün yüzüne gün doğmayacak.