Ve işte yine o dönem geldi; yeni bir eğitim-öğretim yılı başlıyor.
Bu hafta uyum haftası.
Okul öncesi ve ilkokul 1. sınıf öğrencileri (4-6 yaş) sıralarına oturdu.
Haftaya Pazartesi büyük gün.
Yaklaşık 20 milyon öğrenci ve 1 milyonu aşkın öğretmen için ders zili çalacak.
Ama bu dönüşün kolay olmayacağı kesin.
Yaz tatili, çocuklar için hem dinlenme hem de özgürlük demek.
Sabahları geç kalkmak, oyun, sosyal medya, ekran başında vakit geçirmek… Ancak tatilin de bir sonu var. Şimdi ödevler ve sınav maratonu başlıyor.
Peki, çocuklar uzun tatilin ardından hem ruhen hem de bedenen hazır mı?
Zihinler Tatilde Kaldı
Öğrenciler arkadaşlarını özlese de ders motivasyonu düşük olabiliyor.
Aileler için de zorlayıcı bir süreç.
Hangi davranışlar ortaya çıkıyor?
Ne yapmak, nasıl önlem almak gerekiyor?
İşin uzmanlarına sordum.
Oğuzkaan Koleji Ortaokul Psikolojik Danışma ve Rehberlik Koordinatörü Begüm Özakdağ, bu süreçte en sık gözlenen psikolojik sıkıntıları şöyle özetliyor:
“Ayrılma kaygısı, motivasyon düşüklüğü, dikkat ve konsantrasyon güçlükleri, uyku ve beslenme düzeninde bozulmalar, sosyal uyum problemleri ve performans kaygısı baş gösteriyor.”
Yani, okula dönüş sadece çanta hazırlamak değil; zihinsel olarak da uyum süreci gerektiriyor.
Uyku, Beslenme, Spor: Okula Dönüşün Gizli Formülü
Zihinsel hazırlık kadar bedensel hazırlık da kritik. Araştırmalar, düzenli uyumayan çocuklarda dikkat süresinin yüzde 30’a kadar düştüğünü ortaya koyuyor. Tatilde gece yarısından sonra uyuyan ve sabah 10:00–11:00 gibi uyanan öğrenciler için okulun erken saatleri adeta bir şok etkisi yaratıyor.
Bu konuda yapılması gerekeni de, Oğuzkaan Koleji Ana-İlkokul Psikolojik Danışma ve Rehberlik Koordinatörü Aleyna Pulat anlattı:
“Her gün uyku vaktini, 15–20 dakika öne almak çok daha sağlıklı ve kalıcı bir uyum sağlar. Sabahları daha rahat uyanabilmeleri için odanın havalandırılması, perdelerin açılarak doğal ışığın içeri alınması gerekir. Aynı şekilde, akşamları ekran sürelerini azaltmak ve uyku öncesi sakinleştirici bir rutin oluşturmak (kitap okuma, hafif sohbet, ılık duş gibi) öğrencinin uykuya geçişini kolaylaştırır.”
Okul başarısı için beslenme de önemli.
“Düzenli kahvaltı yapmak, şekerli ve paketli gıdaları azaltmak, protein, süt ürünleri, taze sebze ve meyveleri beslenme planına dahil etmek hem dikkat süresini hem de enerjiyi artırır.”
Hareket Başarının Anahtarı
Pulat’ın altını çizdiği bir diğer nokta ise hareket:
“Basit sabah esneme hareketleri, yürüyüş ya da okul sonrası 15–20 dakikalık oyun ve spor etkinlikleri bile büyük fark yaratır.”
Çünkü bedeni harekete geçirmek, ruhsal dengeyi de güçlendiriyor. Mutluluk hormonu salgılatan basit aktiviteler, öğrencilerin okula uyumunu kolaylaştırıyor.
Zil Sadece Çocuklar İçin Değil, Aileler İçin de Çalıyor
Okula dönüş süreci sadece çocukların değil, ailelerin de sınavı. Velilerin en sık yaptığı hata, çocuklarını bir anda ağır bir disipline sokmaya çalışmaları. Oysa Özakdağ’a göre ilk adım, baskı oluşturmadan süreci birlikte ilerletmek…
“Okul hazırlıkları sırasında çocuğun sürece aktif katılımını sağlamak, motivasyonu destekleyen önemli bir adımdır. Okul alışverişini birlikte yapmak ve bazı ihtiyaçların seçiminde çocuğa karar hakkı tanımak, öğrencinin sürece aidiyet duygusunu güçlendirecektir.”
“Anne Beni Bırakma” Kaygısı
Özakdağ, okula başlama ve dönme sürecinde ebeveynlerin en çok yaptığı hatalayı da anlattı:
“‘Hemen döneceğim’, ‘Kapıda seni bekleyeceğim’ ya da ‘Ağlama, büyük çocuklar ağlamaz’ gibi anlık geçiştirici ifadeler kullanılmamalı. Bu tür söylemler kısa vadede çocuğu rahatlatsa da, gerçekleşmediğinde güven duygusunu zedeleyerek ebeveyn-çocuk ilişkisinde güven bağını sarsar.”
Doğru olan, empati kurarak çocuğu dinlemek:
“‘Okulunla ilgili seni zorlayan şeyleri duymak isterim’ gibi ifadeler süreci çok daha sağlıklı hale getirir.”
Kanayan Yara: Akran Zorbalığı
Ve madalyonun diğer, can yakan yüzü.
Pek çok öğrenciyi okuldan soğutan neden…
Sınıflarda da evlerde de en büyük mücadelenin verildiği konu ‘akran zorbalığı.’
Bu konuda kötü sınavlar verdik.
Çocuk ve Genç Psikiyatristi Uzm. Dr. Adil Zorlu “Akran zorbalığı depresyona neden olur.” diyor.
“Depresyon, kaygı bozukluğu, okul başarısında düşüş ve okula gitmek istememe gibi sonuçlara yol açabilir.”
Atılması gereken doğru adım ise, dinlemek ve anlatmak.
“Zorbalığı önlemenin en etkili yolu, çocukla iyi ve sağlıklı bir iletişimdir. Ancak çoğu zaman bu durum daha sistematik bir yaklaşım gerektirir. Okul yönetimi ve rehberlik birimi bu süreçte aktif rol oynamalı, gerektiğinde profesyonel destek sağlanmalıdır.”
Öneriler, tavsiyeler böyle.
Bu devirde çocuk olmak da zor.
Bu devrin çocukları hem hassas hem de farkındalıkları çok yüksek.
Bir yandan aileler de “doğrusu”, “en iyisi” için çabalıyor.
Özetle; zil sadece okullarda değil, ailelerin hayatında da çalıyor.