Hafta boyunca gözümüzü operasyona açtık.
Hedefte CHP’li belediyeler ve belediye başkanları vardı.
Genel Başkan Özgür Özel “Günü gelince esirlerimizi geri alacağız” dedi.
Muhalefet bir yandan da erken seçim baskısını artırıyor.
Özel, bir kez daha Cumhurbaşkanı Erdoğan’a seslendi: “Yüzde 29 ile orada oturamazsın” çıkışını yaptı.
Erdoğan, “Milletin seçim gündemi yok. Seçim 2028’de yapılacak.” diye karşılık verdi.
Hafta başında İmralı heyeti Cumhurbaşkanı ile görüştü.
Cuma günü silah bırakıldı.
Sembolik sayıda silah, yakılarak imha edildi.
O anları izledik.
Siyasetle ekonomi kol kola.
Ve ekonomi deyince parametreler gelmiyor aklımıza.
Geçim derdi geliyor.
Anlatmaya gerek yok; rafta, tezgahta görüyorsunuz, her şey ateş pahası.
Yaşadıklarımızı hatırlayalım, temize çekelim.
Bu hafta ne konuştuk?
Neye şaşırdık – şaşıramadık?
Cebimizi ne yaktı?
Yüzümüzü ne kızarttı?
Kiminle gururlandık?
Hafıza önemli.
Tazeleyelim.
NE KONUŞTUK?
12 şehidimiz var.
12 vatan evladını bu vatanın toprağına emanet ettik.
Pençe‑Kilit bölgesinde, teröristler tarafından “Hastane Mağarası” olarak kullanılan bir mağarada yapılan arama‑tarama çalışmaları esnasında 19 asker metan gazı ve karbonmonoksite maruz kaldı.
O kadar acı ki, 12 askerimizi kaybettik.
Zehirlendiler.
Hepimizin canı yandı.
Ama ateş en çok düştüğü yeri yaktı.
Milletçe başımız sağ olsun.
CEBİMİZİ NE YAKTI?
Soru net.
Cevap basit: Her şey.
“Bu hafta cebimizi en çok ne yaktı?” diye çevirelim soruyu.
Cevap: yumurta.
7 Temmuz’da taneye kalitesine, sınıfına göre 40 ile 70 kuruş arasında zam geldi.
Afyon yumurtanın tanesi 3 lira 90 kuruş olarak açıklandı.
Ama biz ne pazar tezgâhında ne de market rafında o rakamı görebiliyoruz.
20’li beyaz L yumurtanın en ucuzu 150 lira.
Köy yumurtası, organik, gezen tavuk derken tanesi 20-30 liraya kadar çıkıyor.
20 tanesi de 600 lira ediyor.
Günün sonunda olan tüketiciye oluyor.
NEYE ŞAŞIRDIK?
“Paran yoksa staj yok” dediler.
İnanılmaz ama gerçek.
Stajyer adayı genç kadın video çekti, anlattı.
Bir şirketin satış pazarlama alanındaki staj ilanlarına başvurdu.
Mülakata katıldı.
İddiaya göre, İK temsilcisi “Mülakattan kabul alırsanız şirketin eğitim paketini almanız gerekiyor” dedi.
Yani, para istediler.
Oysa, zorunlu stajyer maaşı 6 bin lira civarı.
Yani, iş öğrenirken verdikleri emek karşılığında ücret almaları gerekiyor.
Ama tablo tersine döndü.
Ortalama 40-50 bin lira ücret isteniyor öğrencilerden.
İnanılmaz.
“Artık bu memlekette olan hiçbir şeye şaşırmayız” derken, yine şaşırdık.
Yok artık!
NEYE ŞAŞIRAMADIK?
Milletçe zekâmızı fırsattan istifade etmeye çalıştırıyoruz.
Derde derman olmak, ekmek parası kazanmak müthiş bir duygu olsa gerek.
Ama biz ipin ucunu hep kaçırıyoruz.
Bir denge kuramıyoruz.
Her birimizin durumu aynı eminim; Neyin ederi ne kadar?
Unuttuk.
Fikir bile yürütemez olduk ama bazı şeylerde de adeta kandırıldığımızı görüyoruz.
Muğla Fethiye’de kavurucu sıcak var.
Bir seyyar satıcı da yanında götürdüğü, karladığı buz parçalarını bardakta 250 liradan sattı.
Alan var mı emin değilim. Ama tezgâh açık.
Pes doğrusu demek isterim fakat; o kadar örneği var ki, bu fırsatçılığa da şaşıramadık.
NEDEN KORKTUK?
Haberi ilk okuduğumda komedi, parodi sitelerinden birinin haberi sandım.
İnanamadım.
2025 Türkiye’sinde, turizm cenneti Antalya Manavgat’ta kafesinden kaçan bir aslan yatağında uyuyan birini yaraladı.
Yakalama çalışması sürerken “evden çıkmayın” uyarısı yapıldı.
Saldırıya uğrayan kişi “Bacaklarımdan, boynumdan ısırırken tam o sırada boynunu sıktım. Mücadelemle kazandım” dedi.
Biz böyleyiz işte…
Hem gerçek hem de mecazi anlamda söylüyorum; hayatta kalmak için mücadele ediyoruz.
Hemen madalyonu çevirelim, diğer yüzüne bakalım.
Hayvanseverler yıllardır “Hayvanat bahçeleri cezaevi, kapatın!” diye haykırıyor.
Ormanın kralı, aslan olması gereken yerde değildi, kaçtı.
Durdurmak için de vurdular.
Öldü. Bir can gitti.
NEDEN UTANDIK?
Gün geçmiyor ki başkaları adına utanmayalım.
Yine çok ama çok utandık.
Son dönem, başta Marmaris’ten gelen görüntüler üzerinden bir “turist profili” çıktı.
Ne yazık ki çıta düşük.
Özellikle de Antalya bölgesinde, Marmaris ve Kuşadası’nda.
Sosyal medyada Alanya’da kaydedilen görüntü dehşete düşürdü.
Bir grup kadın turist sokak ortasında tuvaletini yaptı.
Tamam, esnaf zorda. Turist gelsin.
Fakat, dönüp sormak gerekiyor; değer mi?
DÜNYA NEYİ KONUŞTU?
Bizim alışkın olduğumuz şey: uçan, asla yakalayamadığımız et fiyatları.
Avrupa ve ABD’de malum; kırmızı etin fiyatı sütten, yumurtadan ve daha birçok gıda maddesinden ucuz.
Ama bu defa, bir et çeşidi fiyatıyla konuşturdu.
Wagyu dana etinin 100 gramı yaklaşık 706 dolar, yani ortalama 20 bin lira olarak açıklandı.
Sosyal medyada günlerce bu rakam konuşuldu.
Elbette, özel bir et ve herkes alıp yemek zorunda değil, yiyemez de.
Ama, espri yapmak serbest…
Nasıl oluyormuş et fiyatının yüksek oluşu; şimdi dünya düşünsün…
NEYE SEVİNDİK – KİMİNLE UMUTLANDIK?
Denizci Başak Mireli, bir kez daha göğsümüzü kabarttı.
3 yıl önce 24 gün süren zorlu transatlantik seferinde Martinik’e ulaştı.
Atlantik Okyanusu’nu tek başına geçen ilk Türk kadın yelkenci oldu.
Ardından “Denizlerin Everest’i” Cape Horn rotasını tamamladı.
Ve bu kez, Solo Türkiye turu rekorunu kırdı.
Artvin-Hopa’dan yola çıkıp Karadeniz, Marmara, Ege ve Akdeniz’i tek başına, motor kullanmadan geçen Mireli, yaklaşık 1500 deniz milini sadece 15 gün 6 saat 41 dakikada tamamladı ve bu parkuru en hızlı şekilde tamamlayan ilk kadın yelkenci oldu.
Pruvası neta, rüzgârı bol olsun…
Son bir not:
Siyasette tutuklama günlükleri, normalleşme adımları, görüşmeler…
Mutfağa düşen zamlar.
Emeklinin 2 kuruşluk refah payı, hevesin kursakta kalışı…
Bunaltan sıcak.
Tatil isteyen çocuklar, bütçe denkleştiremeyen anne-babaların çaresizliği derken; geçen hafta sessiz sedasız, çoğu muhalefet vekillerinin dahi katılıp ‘hayır’ demediği İKLİM KANUNU geçti Meclis’ten.
Detayları bilenler “ölüm fermanı” diyor.
“Geri çekilsin!” diye haykırıyor.
Bu konuyu uzun uzun konuşacağız.
Anlaşılan o ki, gelecek hafta bu haftayı da aratacak.
Tersi olması ümidiyle.
Umutla…