Yaprakları yaz kış yeşil.
Neredeyse sonsuz bir yaşama gücü var.
İsmi ölümsüz ağaç olarak da bilinir, yani: kadim.
O, barış.
O, bereket.
O, şifa.
Yağı da kalbi koruyor, bağışıklığı güçlendiriyor, beyin gelişimini destekliyor, kan şekerini dengeliyor, cilde faydası da cabası…
Öyle faydalı ki, Milli Eğitim ve Sağlık Bakanlıkları öğrenciler için hazırladığı örnek beslenme çantasına zeytini de koydu.
Zeytinyağı, doktorların “tüketin” diye haykırdığı bir yağ çeşidi.
Fakat, her şeyde olduğu gibi zeytin ve yağı da ateş pahası.
Ve bu daha başlangıç.
Zeytine ve Yağına 1 Eylül’de % 100 Zam Geliyor
Neredeyse bu yazın tamamını Ayvalık’ta geçirdim.
Hem sofraya koymak hem de stok yapmak için; herkesin bildiği o meşhur zeytinciden alışveriş yaptım.
Zeytinyağı da stokladım.
Aslına bakarsanız fazla almayı düşünmüyordum.
Fakat zeytinci Maksut Kurt “Gelmişken alın, 1 Eylül’de yüzde 100 zam gelecek. Etiketlerin hepsi 2’ye katlanacak.” deyince sepetleri doldurdum.
Ve kendisine hemen nedenini sordum.
Cevap açık: Şimdi var, sonra olmayacak.
Aynı soruyu üretici ve Akhisar Ticaret Borsası Başkanı, Alper Alhat’a da sordum.
“Zeytin ağacı çok iyi bakım yapılamadığından dolayı bir sene çok, diğer sene az veriyor. Buna periyodisite deniyor. Geçen sene çok olduğu için bu sezon az olacağı gözlemleniyor.”
Zeytinde Rekolte % 50 Düştü
Ayvalık, Edremit, Muğla, Çanakkale, Akhisar ve Gemlik…
Zeytinliklerde sessizlik hâkim.
İlk hasat çoktan toplandı.
Zeytinler kavanozlara kondu.
Sıkılanlar yağ olarak rafta.
Zeytinliklerde şimdi 2025-2026 sezonu için üretim telaşı var.
Ancak geçen yıla oranla bölgede bu yıl yaklaşık yüzde 50 de fire var.
Rekolte yarı yarıya düştü.
Zeytinciler her zaman söyler: Bir yıl bol ise, diğer yıl “yok yılı”dır.
Ne yazık ki bu sezon “yok sezonu.”
Henüz değişmeyen etiketlere, güncel fiyatlara bakalım:
- Siyah yuvarlama zeytin 850 gr: 225,00 TL
- Siyah sele zeytin 850 gr: 400,00 TL
- Yeşil kırma zeytin 650 gr: 200,00 TL
- Yeşil domat zeytin 1,5 kg: 500,00 TL
Ay başında bu etiketlerin hepsi kabaracak.
Rakamlar x 2 olacak.
Çok sevdiğim bir Türk filmi var, yıllardır yaptığım haberlerde de muhakkak görüntüsünü kullanırım, yazarım.
Orta Direk Şaban filminin en ikonik görüntülerinden, en çarpıcı sahnelerinden biridir.
Çayını koyan Şaban, bir parça beyaz peyniri koklayarak masaya götürür.
Zeytinle ise tam anlamıyla konuşur, dertleşir:
“Zeytin, zeytin… Kim derdi ki bir gün seni kavanoz müzesine koyup uzaktan seyredeceğiz.”
Ardından alır, koklar fakat yiyemez.
“Gün olur yine kavuşuruz, zor buluşuruz” diye eline aldığı tek zeytini de kavanoza geri koyar.
İronik.
Üzerine düşünmek gerekiyor.
Filmdi, gerçek oldu…
Bu sahneden yola çıkarak 1 tane zeytin kaç lira onu da hesaplamaya çalıştım.
850 gramı 400,00 TL olan Gemlik tipi zeytinin kavanozunda 170 tane olduğunu ve tanesinin de ortalama 5 gram olduğunu varsayarsak:
1 zeytin: 2,35 TL (fiyat değişkenlik gösterebilir)
Gelelim “ilaç” gibi zeytinyağına.
Çeşit çeşit yağ var.
İlk hasat, erken hasat, olgun hasat…
Asidite, soğuk sıkım, taş baskı…
Sıkım yapılan fabrikada, makinede, taşta ilk sıkılan ürün olması…
Ambalajı, etiketi, şişesi…
Hepsi fiyatı değişken yapan unsurlar.
O nedenle çeşit ne kadar fazlaysa fiyat da o kadar farklılaşıyor.
- 0.4 Dizyem Naturel Sızma 250 ml: 200,00 TL(kg: 800,00 TL)
- Soğuk Sıkım Sızma 1,5 lt: 825,00 TL
- Ayvalık Naturel Birinci 5 lt: 1.560 TL
- Naturel Sızma 2 lt: 1.070 TL
- Erken Hasat Sızma 5 lt: 2.112,50 TL(indirimsiz fiyat: 3.250,00 TL)
- Taş Baskı 1 lt: 680 TL
- Taş Baskı Sızma 3 lt: 2.000 TL
Önce Sarımsaklı’daki mağazadan alışveriş yaptım. Ardından da stok için otobandaki fabrika satış mağazasına gittim.
Orada kampanyaya giren yağ çeşitlerine denk geldim.
Onlardan da bahsedeyim:
- 5 lt Erken hasat ve 5 lt Naturel birinci yağ, yani toplam 10 kg yağ: 3.400 TL
- 2 lt Ayvalık Naturel ve 2 lt Naturel Sızma, toplam 4 kg yağ: 1.250 TL
- 5 lt, daha çok zeytinyağlı ve sıcak yemekler için tercih edilen sızma soğuk sıkım yağın fiyatı 2.100 TL’den 1.365 TL’ye düşürülmüş.
Tahmin edersiniz ki, pek çok kişiden daha önce zam haberini aldığım için arabanın bagajını doldurdum.
Şunu da eklemek isterim: daha butik üretim yapan işletmelerde ve çiftliklerde rakamlar yükseliyor.
Küçük çaplı ve özellikle şişe ya da ambalaja yatırım yapmayan, yapamayan işletmelerde ise fiyat daha uygun olabiliyor.
Ama 3 aşağı 5 yukarı tablo böyle.
Bu yalnızca bir etiket ve yalnızca bir enflasyon haberi değil.
Bu; toprağın, suyun, emeğin, geleneğin ve geleceğin elimizden alındığının göstergesi.
O nedenle yazıyı artık derinleştirmekte fayda var.
Kuraklıkla Gelen Sessiz Kıtlık
Geçen sezon ve şimdi, kimi bahçelerde zeytin toplanamadı bile; dalda kaldı, kurudu.
Çünkü sulanamadı.
Malum İzmir ve Muğla ile çevresi susuzluk mücadelesinde.
Aile dostlarımızın da Ayvalık-Altınova tarafında çiftlikleri var.
Onlar da meyve ağaçlarından verim alamadı.
Bitişikteki çiftçi ahbapları da zeytinliklerini sulayamadı, besleyemedi.
Dert ortak: tarımsal kuraklık.
Parası olan bile suya ulaşamadı.
Zarar büyük.
Başta da söyledim, katlanan masraf yetmez gibi kuraklıkla da mücadelede çiftçi.
Kendisi de üretici olan Başkan Alhat, bir an evvel boşa giden yağmur suyu ile ilgili çalışma yapılması gerektiğini vurguluyor:
“Ciddi kuraklık var. Yer altı suyu düşünülürdü olur mu diye, şimdi o bile yetmiyor. Denize giden suyu göletler halinde ‘sulama suyu’na çevirmeliyiz. Yağmur suyunun ne kadar değerli olduğunu artık herkes anladı. Tekerlemeyi hatırlayalım: Yağmur yağıyor seller akıyor Arap kızı camdan bakıyor. Şimdi camdan bakmamak, o suyu toplamak lazım. Herkese görev düşüyor; belediyeden çiftçiye, bakanlığından üreticisine… Herkes elini taşın altına koymalı.”
Yani görünen köy kılavuz istemiyor.
Defalarca yazıldı, söylendi.
Çiftçi kaderine terk edildi.
Borçla üretti, kaybetti.
Çiftçi vazgeçiyor; tarım yok oluyor.
Toprak çoraklaşıyor.
Devletin sulama yatırımı yapmadığı yerlerde köylü, mevsimle değil kaderle mücadele ediyor.
Üretici kaybettikçe, tüketicinin cebi yanıyor.
Alhat’ın bu noktada da “üretici birliği” çağrısı var:
“Maliyeti kurtarmıyor artık zeytinlikler. Çiftçiliği yapmak imkânsız hale geliyor. Üretici birliği olmalı. Üretmek esastır. Ucuza mal edilirse para kazanılır. Üretici birlikleri kurulmalı, bir çatıda toplanılmalı.”
Ve işin çok ciddi bir başka boyutu daha var.
Maden İçin Zeytin Katliamı
Zeytinlikleri “kamu yararı” adı altında madenciliğe açma çabası, asıl büyük tehlike.
Çünkü:
Zeytinlikler maden sahası ilan edilebilecek, ağaçlar “taşınarak” faaliyet başlatılabilecek, köylü toprağından koparılacak…
Tam da bu nedenlerle direniş büyük.
Köylü ağaçlara sarılıyor, başkentte bakanlık önünde eylem yapıyor.
Ege’de maden projeleri zeytinliğe kadar dayandı.
Muğla’da, Manisa’da, Çanakkale’de, Balıkesir’de halk ağaç nöbetine çıktı.
Bu sadece doğa değil, sofra mücadelesi…
Bu, geleceğimizin mücadelesi.
Üretici tam da bu aşamada “şart” talep ediyor:
“2023-2024 yıllarında zeytinlikler dikildi, destekle. Bir zeytin ağacı dikilip 10 yılda büyür. İlla bu yasa çıkacaksa, şartlı olmalı. Proje bazlı bakmak lazım, genele asla yayılmamalı. Şöyle ki, ülkenin avantajı varsa, kaç ay süreceğini duymak istiyoruz. 1000 ağaç gidecekse, 5000 dikilecek demeliler, sözü vermeli ve hemen harekete geçmeliler.”
Talep açık ve net.
Şunları da akıldan çıkarmamak gerekiyor;
Zeytin ağaçları kesilirse, zeytinlik kurur, zeytin dalda kavrulursa, sadece ağaç değil; geçmiş, şimdi ve gelecek yanar, yok olur.