NEFES’in dünkü sayısında yayınlanan yazımda, Türkiye’deki ciddi uyuşturucu kullanımına tablosuna rağmen, işin Mehmet Akif Ersoy, Ela Rümeysa Cebeci ve Saadettin Saran üzerinden başlatılan magazin haberlerine indirgendiğine dikkat çekmiştim.
Birçok okuyucum, izleyicim ve siyasetçi tanıdığımdan değişik yorumlar aldım. Hepsi birbirinden ilginçti ve aynı zamanda öğreticiydi.
Zaman zaman görüşlerine başvurduğum, fikirlerini önemsediğim AK Parti kulislerinden bir kaynağım “Bakış açını değiştir” dedi.
“Nereye bakayım” diye sorunca, birkaç soru sorarak ilerledi. Bu sorulardan önemli bulduğum üçünü buraya taşıyacağım.
***
İlk soru, Adalet Bakanı’yla ilgiliydi:
1- “İstanbul yargısı Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’u boşa mı düşürüyor?”
Ben haberi atlamışım.
Saadettin Saran, Fenerbahçe Başkanı sıfatıyla ve yönetim kuruluyla birlikte Adalet Bakanı Tunç’u ziyaret etmiş. Birlikte fotoğraf çektirmişler ve Adalet Bakanı Tunç fotoğrafı sosyal medyada yayınlamış.
Aynı günlerde Saadettin Saran’ın yurt dışı çıkış yasağı kalkmış ve basketbol maçı için yurtdışına çıkmış. Kendisiyle ilgili gözaltı kararı, o yurt dışındayken çıkarılmış. Döner dönmez de hakkında yeniden yurt dışı yasağı konulmuş.
- Benim ilk soruya yanıtım: Bu tabloya bakılırsa Yılmaz Tunç’un boşa düşürüldüğünü söylemek mümkün.
***
İkinci soru, olayın medyaya yansıma biçimiydi:
2- “Haberler nereden sızdırılıyor?”
Gördüğüm kadarıyla Sabah Gazetesi haberlere öncülük ediyor. Bilgiler ve tutanaklar hep aynı isimler tarafından piyasaya sürülüyor. Haberleri yayanların Mehmet Akif Ersoy ve Saadettin Saran ile hesaplaşır gibi hareket ettiği dikkat çekiyor.
En dikkat çeken şey şu: Haberi veren gazetecilerin her söylediği doğru çıkıyor. Yani kaynakları çok sağlam.
AK Parti eski milletvekili Şamil Tayyar, Mehmet Akif Ersoy tutuklandığında çok çok daha önemli bir ismin de listede olduğunu açıklamıştı. Bu açıklamadan kısa süre sonra Saadettin Saran’ın ismi ortaya çıktı.
Gazeteci Sinan Burhan 19 Aralık 2025 gecesi “Saran uyuşturucu üretmekle suçlanıyor” mealinde bir sosyal medya mesajı paylaştı. O gece Ankara’ya dönerken Sinan’la karşılaştık. Bu mesajının neye dayandığını sordum. “Bahçesinde kenevir yetiştirmiş olabilir” dedi.
Bir gün sonra Ela Rümeysa Cebeci ile Saadettin Saran’ın “yaprak getir”, “kafam güzel” gibi cümleler kurduğu yazışmaları basına sızdırıldı.
- Benim ikinci soruya yanıtım: Haberler iktidar yanlısı medyanın ya da gazetecilerin tamamına sızdırılmıyor. Belli bir grup ve medya kuruluşu tercih ediliyor. İktidar yanlısı bir grup gazetecinin Mehmet Akif Ersoy’u desteklemesi de dikkat çekiyor.
***
Üçüncü soru, sızdırılan isimlerle ilgiliydi:
3- “Cımbızlanarak sızdırılan belge ve bilgilerde ismi geçenlerin ortak özelliği ne?”
Önce kimlerin isimleri sızdı ona bakalım:
- Mehmet Akif Ersoy’un en yakın arkadaşlarından Furkan Torlak’ın ismi sızdı. Torlak istifa etmek zorunda kaldı.
- Furkan Torlak’ın ardından, Habertürk’te işe başladıktan kısa süre sonra ekrana çıkan ve iki ay içinde Cumhurbaşkanı’nın uçağına binen Kübra Nur Uslu’nun ismi konuşulmaya başlandı.
- Torlak’ın, Fahrettin Altun başkanken İletişim Başkanlığı’nda Dezenformasyonla Mücadele Biriminin başına getirildiği özellikle vurgulandı. Kübra Nur Uslu da Fahrettin Altun tarafından ikinci ayında Cumhurbaşkanlığı uçağına davet edilmişti.
Haliyle okların işaret ettiği bir isim de Fahrettin Altun oldu.
- Sızdırılan bir gizli tanık ifadesinde iki siyasetçinin ismi öne çıktı. İlki Süleyman Soylu’ydu. İkincisi ise Ömer Çelik’ti. İki isim de “Mehmet Akif Ersoy’la çok yakınlardı” alt mesajıyla sızdırıldı.
- Mehmet Akif Ersoy üzerinden en çok anılan isimlerden biri de Hakan Fidan oldu. Hakan Fidan zaten son zamanlarda çok hedef oluyordu. Mehmet Akif Ersoy’un da Fidan’a yakın olduğu o kadar çok yazılıp çizildi ki Fidan’ın yakın çevresi Ersoy’un Fidan’a çok yakın olmadığı, hatta Fidan’ın kendisine yakın olduğu izlenimi yarattığı gerekçesiyle Ersoy’a tepki gösterdiği bilgisini yaydı.
- Bu arada Furkan Torlak üzerinden Ömer Çelik’in yanı sıra TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un da hedef alındığı yazılanlar arasındaydı (Torlak’ın bürokrasideki referansının iki isim olduğunun altını çizmekte fayda var).
Benim üçüncü soruya yanıtım: Pabucu dama atılmış bürokratları bir kenara bırakırsak, bazı siyasetçilerin hedef tahtasında olduğunu söyleyebiliriz. Söz konusu siyasetçiler de yeni sistemin bürokratları ön plana çıkarıp siyaseti devre dışı bırakmasından yakınan siyasetçiler olarak öne çıkıyor. Son zamanlardaki ünlü operasyon ve soruşturmalarda dışlandığı söylenen Adalet Bakanı’nın da eski bir siyasetçi olduğunu unutmamak gerek.
***
Görüleceği üzere, bana “işi sadece uyuşturucu üzerinden değerlendirmen doğru değil” diyen okuyucularım da siyasetçiler de haklı olabilir.
AK Parti kulislerinden kaynağımın soruları son derece geçerli ve yanıtları da büyük resmin daha iyi anlaşılmasına vesile oluyor.
(Bu arada bir soru daha var ama o soruyu ve yanıtını iyice olgunlaştırdıktan sonra yazacağım. Şimdilik sadece ipucu vereyim:
- Son zamanlarda çok öne çıkan bir isim var. O ismin parlatılan profiliyle aynı mahalleden Mehmet Akif Ersoy’un karartılan profilini yan yana koyunca insan ister istemez “Ne muhteşem biri, geleceğin lideri” deyiveriyor.)