Bugün geldiğimiz noktada Türkiye’de bağımlılık haritası değişiyor.

Kumar bağımlılığı artık bir “eğlence” sorunu değil; ruh sağlığını, aileleri ve toplumsal yapıyı sarsan büyük bir tehdit.

Son dönemde çevremde gençlerden duyduğum bir cümle aklıma mıh gibi kazındı:

“Bir maçtan para tutturdum, keşke sürekli böyle olsa…”

Bu söz masum bir heves gibi görünse de aslında büyük bir tehlikenin işareti.

Tam bu yazıyı hazırlarken, sosyal medyayı sallayan bir görüntü çıktı karşıma. Gerçek anlamda utanç verici.

Niqab (yüzü ve saçı kapatan örtü) takmış bir kadın başrolde.

Umreye gitmek için oynuyorum.” diye başlıyor video. Kumar ekranı açılıyor. “80 bin kasada var. 60 bin aldım, hadi bir daha ver, bir 60 bin daha aldım, Allah bereket versin, bugün yine tıkırımızdayız.” diyor.

Bu nasıl reklam?

Gerçek olamaz.

Dini değerleri aşağılama deseniz var.

Yalancılık var.

İslam dininde “faiz haram.”

Kazanılan kumar parası ile “umreye gideceğim” mesajı veriliyor.

Dibin dibi resmen.

Bu ‘reklam’ olsa bile hepimizin çevresinde en az birkaç tanıdığı var böyle.

Altınını satıp sanal bahis sitelerinde “şansını deneyen”, biraz kazanınca motive olup hızla kaybeden; ardından da tarlasını satıp kumara yatıranlar tanıyorum.

Gençler, sanal kumar çukurunda.

Yeşilay’ın yayımladığı “Türkiye Kumar Raporu”na göre, kumar oynama yaşı 15’in altına indi.

Öyle bir dönemdeyiz ki ülkede çocuklar hem sorumlu hem de mağdur olarak her türlü suçun içinde.

15 yaş altı demek; 10-12 yaş demek.

Şaşkınım ve bir o kadar üzgün.

6,8 Milyon Kişi Kumar Oynadı

Üstelik yalnızca gençler değil; anneler, babalar, hatta dedeler bile sanal kumarda elindekini avucundakini kaybediyor.

Eşinin borcunu kapatmak için arabasını satanları gördüm.

Sanal kumar aile birliğini sarsıyor, evlilikleri çatırdatıyor.

Durum her geçen gün daha da kötüye gidiyor.

Veriler de doğruluyor.

İşte, Türkiye’nin 26 ilinden 36 binden fazla kişinin katıldığı araştırmada kumara başlama yaş aralığının dağılımı:

  • %3,3: 15 yaş altı
  • %71,2: 15-24 yaş
  • %19,4: 25-34 yaş

Kumar Bağımlılığı, Madde Bağımlılığını Geride Bıraktı

Yeşilay Danışmanlık Merkezlerine (YEDAM) başvuran kişi sayısı dört yılda katlanarak arttı: 2021’de 2 bin 140 olan başvuru sayısı, 2024’te 5 bin 812’ye yükseldi.

Bu keskin artış sonucunda, kumar bağımlılığı nedeniyle başvuranların sayısı ilk kez alkol ve madde bağımlılığı nedeniyle başvuranların sayısını geçti.

Tablo böyle.

Tablo ciddi.

Tablo aslında çok korkunç.

Yapılması gerekenleri, hem bireyin dünyasına hem de toplumun aynasına bakarak anlamaya çalışalım.

Soru çok.

Cevapları da; Finlandiya Abo Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ebru Şalcıoğlu ve Üsküdar Üniversitesi Sosyoloji Bölüm Başkanı, Sosyolog Prof. Dr. Barış Erdoğan verdi.

“Çaresizliğin Umut Kapısı: Kumar”

Önümüzde duran net fotoğraf koca bir sosyolojik problem.

Toplumsal çıkmazın yansıması.

“Elbette her kumar oynayanı bağımlı olarak göremeyiz. İş kontrolden çıkınca bağımlılık başlar.

Öncelikle bunu hatırlatan, Prof. Dr. Barış Erdoğan’a gençler neden kumara çekiliyor? sorusunu yönelttim:

“Eşitsizlik, gelir farklılıkları arttıkça, umut kapısı azaldıkça kısa yoldan kurtuluş arayışı içinde oluyor insanlar. Kumar bağımlılığı, çaresizlik içindeki insanların umut kapısı arayışından doğuyor.”

Denklem şöyle: İşsizlik, yoksulluk: Çaresizlik. Çaresizlik: Kumar bağımlılığı.

“Yoğun stres, belirsizlik, yalnızlık duygusu insanlarda geçici heyecanlara itiyor. Bunlar kentleşmeyle artıyor. Sistemin içindeki belirsizlikten de kaçıyorlar.”

Hedef: Sanal Kumar ile Kısa Yoldan Zenginleşme

Tam da bu noktada ABD’de yapılan son araştırmadan örnek verebiliriz:

Dünyanın her yerinde sosyoekonomik düzeyi düşük bireyler, riskli işlere ve şans oyunlarına daha fazla para harcıyorlar.

Özellikle ekonomik krizlerin yaşandığı dönemlerde bu davranış biçimleri yaygınlaşıyor.

“Örneğin; ABD’de hane başına yıllık harcama 162 dolar. Ama düşük gelirlilerde 280 dolara çıkıyor. Gelir seviyesi yılda 10 bin dolar olanlarda 597 dolara kadar çıkıyor. Kısa yoldan zenginleşme arayışı artıyor.”

Online bahis, kumarı mekânsızlaştırdığı için görünür olma, ayıplanma korkusunda yok.

Sosyal çevre ve sosyal medya da teşvik ediyor.

Reklamlarda hep “kazanma vurgusu” var.

Kaybedilen ise hiç ama hiç anlatılmıyor.

Kumar: Beynin Hassas Noktasına Dokunan Tuzak

Ergenlik, beynin özellikle karar verme ve dürtü kontrolünden sorumlu bölgelerinin hâlâ gelişmekte olduğu bir dönem.

Prof. Dr. Ebru Şalcıoğlu’na göre tam da bu nedenle bağımlılık gençlerde daha kolay oluşuyor ve kalıcı olarak yerleşebiliyor.

“Nörobilişsel araştırmalar, ergenlerin riskli kararlarında ödül beklentisinin baskın olduğunu, kayıpların ise yeterince caydırıcı etki yaratmadığını gösteriyor. Erken yaşta kumara başlayanların ileride bağımlı hale gelme riski çok daha yüksektir.”

Gençleri Kumardan Nasıl Kurtarabiliriz?

“İlaçlar ikincil bir seçenektir; bazı durumlarda fayda sağlasa da asıl tedavi psikososyal müdahalelere, yani terapiye dayanır. Araştırmalar, BDT’nin (konuşma terapisi) etkili olduğunu ortaya koyuyor.”

Bu süreçte de her zaman olduğu gibi hem ailelere hem de öğretmenlere düşen görevler var.

Prof. Dr. Şalcıoğlu, şöyle sıralıyor:

  • Yargılamayan bir ilk konuşma yapın.
  • Cihazlara ebeveyn kilidi koyun.
  • Para harcamayı kısıtlayın.
  • Gencin farklı aktivitelere katılımını teşvik edin (spor, sanat, sosyal kulüpler). Okul yaşamını yapılandırın (ör. ödev takibi), yeme ve uyku düzenini yoluna koyun.
  • Profesyonel desteğe hızlı yönlendirme yapın.

Ve elbette devlet eli ile sistemle mücadele edilmeli.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’da bu konuda önemli bir mesaj verdi: “sanal kumar ve yasa dışı bahis meselesinin üzerine tüm kapasitemizle gideceğiz.”

Yapılması gerekeni ise Sosyolog Prof. Dr. Barış Erdoğan anlattı:

“Kumara erişimi zorlaştırmak gerekir. Yaş sınırı, doğrulama kodları artmalı; ama zor olan -toplumsal koşulların kumara teşvik edici olmaması- ve bu en önemlisidir.”

Bu cümleden anladığım: İşsizlik bitmeli, gelir adaletsizliği dengelenmeli, ülkede kaygı seviyesi düşmeli.

Gençler spora, sanata yönlendirilmeli.

Belki okullarda bilinçlendirme programları olmalı, hatta zorunlu tutulmalı.

Çünkü bu, görmezden gelinemez bir alarm.